23
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1819
Okunma

vuslat artığı gecelerin
avuçlarımızdaki dudak izleridir küskünlüğümüz
yarını yok
dünü isimsiz
dağınık yataklarıdır
ıssızlığımız
belki
kasten bırakılmış iki tel siyah saçtır yastığımızda
ve o iki tele düğümlü ömürler bilirim ki
onlardır kendi uçurumlarımızda tutunduğumuz
onlardır
ölümcül sevdalarımız
cinnete meyyal
matemli gazellerin peşinde
külliyen efkârdır
çıldırmıştır mısralarımız
kaç intihar yazılmıştır alnımıza
kaç tufan
kaçıncı kıyamettir
kıyamımız
dikenli teldendir
bir ters bir düz ördüğümüz çile hırkamız
çırpındıkça kanarız büsbütün
ve öksede kuş misali
büyür tutsaklığımız
bilmediğimiz iklimlerin seyyahıyız
gitgide koyulan siyah bir ipek şala benzer
yangınımız
eşelenmekten yorgundur külümüz
deşilmekten kapanmaz yaralarımız
...
sorusuz
cevapsız
umarsız
afili bir yalan gibidir sevda dediğimiz
alış verişte görsün diye dostlar
çarşı pazar
haraç mezat
gönüldür aldığımız
candır sattığımız
asl’olan şu ki
yarını yok
dünü perişan
dağınık yataklardır
ıssızlığımız...
ceydagörk
24kasım08