36
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
3229
Okunma


şair gelmeliydim bu şirret dünyaya
ya da âşık dengi,
düzen bezgini sıkı bir gezgin olmalıydım;
yanık tenli
ve saçlarından yağmur damlaları süzülen
sözcükler çingenesi…
dizginleri dizelerden
ak bir kısrak koştuğum şiir yaylısıyla
düşmeliydim baharın peşine,
nerede çiçekleniyorsa kiraz ağacı
nereye konuyorsa göçmen kuşlar
ben de oraya…
su şarkısı söyleyen ırmağın kıyısında
açmalıydım yürek sözümü
çözmeliydim kördüğümü fikrimle;
düşlerle süslü söğüt ağacının gölgesinde
bir kelebek öpene dek alnımdan
uyumalıydım kana kana…
uyanmalıydım ateş böceklerinin oyun bahçesinde
ben de tutuşmalıydım;
geceleri uyumaz semayla oynaşanlar!
soyunarak kendi suyunda çırılçıplak
iki meşale
iki yanan kanat gibi kollarını açarak
gökteki derinliği seyrederken
ödemek için kalbine borcunu
her yana çevirmeli yüzünü…
dünya dönüyorsa
şair de dönmeli kendi etrafında!
alkım da olmalıydı benim gecelerimde
gök kızın beline bağlanırken rengârenk kemer
ter dökmeliydim sevgiden ter!
uzanmalıydım ırmağın akan koynuna
tenimi yalayan suyun diliyle arınırken bedenim
mısralarla çatılmış çadırıma koşmalıydım şehvetle;
toplayıp kadınımın ince belinden dökülen eteklerini
dudaklarımla kordan gerdanlığı dizerken boynuna
yangın yerinden öperek
ve sökerek göğsünde gördüğüm imgeleri
sevişmeliydim ay tutulurken;
tükenmeyen aşkla
ağzımdaki mızrapla çalmalıydım saz gibi sevdiğimi,
bir sesle değil
bin ayrı nefesle erişmeliydim uzaklardaki bir yıldıza.
-ki bu sen olmalıydın Esmeralda!-
şair doğmalıydım,
şair!
yontarken beni benden zaman
hiç değilse sevda sayılmalıydı
ömrümden dökülen bir yongam!
ö.n.
5.0
100% (1)