1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1170
Okunma
Demiştinki tiyatroda, oyuncusu gibi.
"- Onu görmeden, bilmeden, yemeden
ölünürmü birader."
"- Bırak alla’sen !"
Deme.
"- Düşünme bu sevdayı."
Sılada yedim.
Mecnun oldum Leyla’sına. kaymağımsı tadının.
Dilde eriyen kaypak,
bıldır-bıldır oynak,
porselen zemininde tabağın
çövensiz pastırmayı kaydırırken yanında.
Sonunda,
Eşkiya’nın listesinde
birde "Kuşkonmaz" vardı.
"- Neden?" diye sordu polis.
"- Yemedimki mereti, nerden bileyim.
Güzel bir şey olsa gerek."
"- Yemedi, yiyemedi, yedirmediler ona,
garibana"
Demiştin.
"- Ah, şu kahpe felek !"
Ha, birde burada onu Aristokratlar yer,
Irgatlar devşirir.
Yıkayıp-paklıyarak,
üç kuruşa,
kısa mevsimde,
bunu bil.
Oyun bitti.
Tutsaklar hür.
Eşkiya gümbür-gümbür
tarandı.
Elinde
"Kuşkonmazın Hayali"
kaldı.