2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1247
Okunma
hangi sokakta kaybettiğimi bilmediğim
bakışlarında üzerime rakı beyazı ışık tozu savuran
cam yeşili gözlerini arıyorum
o dar sokaktayım
şehrin tozlu beyaz aydınlığı kararırken
kar taneleri zerreler halinde üzerime dökülüyor
uzak radyo çığlıkları dolaşırken etrafımda
serseri mermiler evlerin camlarını imzalıyor
kurusıkı gökgürültüsü eşliğinde
yaşadığını yazan yazdığını yaşayan ellerim ceplerimde
hayallerimi kurudere de sel götürmüşçesine üzgün
nereye gittiğini bilmeyen adımlarla yürürken
etrafın kaçak bir eroin çuvalı beyazlığına bürünmesini izliyorum
ama gördüğüm muamma
sokak lambaları soğuktan titriyor
buruk bir mezar sessizliği üzerime çökmüş
uzak bir baykuşun soğuk kahkahası
sinsice ele geçiriyor bu sukuneti
gizlice bir sigara yakıyorum
içtikçe çoğalan bir kaynakçasına
üstadın da dediği gibi
izmariti bir paket gibi içiyorum
her duman senin şerefine yükselirken
yaldıza boyanmış bir toz bulutunun içinde
buzlu kaldırım üzerinde bir kadın üşüyor
sulu boya çizilmiş bir kadın
insanı ya katil ya da şair edecek türden
kirpiklerinde asılı kalıyor sert bakışları
farkında değil ölüme çevriyor her pedalı
namlu gölgesinde bir hayat yaşadığı
artık küçük insanların büyük gölgelerini istemiyorum üzerimde
bıktım hezeyan yağmurunda ıslanmaktan
pahalı yalanlar duymaktan
artık onların ne söyledikleri değil
benim duyduklarım önemli
taklitlerin bile taklit edilmesinden rahatsız değilim
çünkü ben şehirden kalabalıktan uzak
yalnızlık için atılan her adımda
yolum düşer belki aşiyan ın zirvesine
ah bir öğrenebilse
bitiyorum o mahur bestesine
sabah akşam üzerimde hissederdim gölgesini
ama gölgem beni terk etmiş yıl 2005
bunu o gün anladım
görünmez ama öldürücü bir hastalıkmış yalnızlık
desturlarla inlesin hatıralar
satırlarımdan kaptan a selamlar