15
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1503
Okunma

demek karışmayacak parmak izlerimiz
yokluğumuzun aynasında kavrulmayacak
iki kan kuyusu
sözlerimiz yaslanmayacak
şehveti mesken tutmuş
apış arası yorgun kaldırım taşlarına
tükürmeyecek öyle mi…aşk bizi
tüm kutsal kavgaların çanak yalayıcılarını unut
bir geceyi ağlattın şimdi
terk edilmiş örümcek ağlı duvarda
solgun bir yüz hesaplaşacak
iç ses bütün tonlarda aynı isyan
suçlu büyütülmüş şehirde
kendimizi açtığımızda hakka
sen
terk edilmiş günahların alıcısı
ben
her günah/kâr için dilek kapısı…diye yazacak aşk bizi
oysa yaradanın hakkı bitmiş
bir tanrıyı ağlattın şimdi
yanma noktasında ölüyorsun
hakikat başka bilmiyorsun
ateş sadece serinletir
tam da içimde yitmenin arifesinde
söz diyorsun
sindirilmiş korkuların bekleştiği kentin sabahı
gözümden vuruyor hasretini
ve ben sana dair ölüm diye düşüyorum denize
işte tam da o an
bir dalgakıran atmaya başlıyor kalbinde
kirpiklerinden süzülüyor can suyum
suyumu içtim…gidiyorum
bir aşk’ı ağlattın şimdi…