3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1937
Okunma

Ben gül dikerim insanlara
Onlar o gülü büyütür
Kökü sağlamlaşıp, dalları güçlenince sökerler
Dikenlerini temizlemeden sırtımı döverler
Kan revan içindedir gül dalının kırbacı
İhanetten çok yine ona üzülürüm
Ne kadar iyilik eksemde
Ambarıma hep kötülük götürürüm...
Susmak derim çare, susarım
Üzüntüyü kalpten göze nakil eder
Gözden pıhtılaşmış kan kusarım
İçimdeki kanser neredeyse esir edecekte
Dilimi yutup boynumu kırmaktır tek kurtuluş tasarım...
Uykusuzluk gibi iliklerime işler konuşmamak
Tüm denizleri dolduracak kadar ağlamış
Ve sonra
Sönmüş iki göz gibidir kelimelerim
Tek ahbabım satırlar olmuş
Haydi yarsızlığa amenna
Yarensizliği işte böyle elekten geçirir
İşte böyle süzerim...
Vaziyet eziyetin ta kendisi demiştik önceden
Bilmem, hangi merada kelime güderken
Şair yüksekliğinin gölgesinde
Çoban deyip kendine, Şair olmak isterken
Olmadık, olamadık
Belkide olamayacağız
O halde hala bu kadar kelime neden...
Hangi hüzün diziyor bu koca treni
Ardı ardına ne dolmuş bu vagonlar
Ah "gül dalının kırbacı" ah
Sen kanat bakalım sırtımı
Bende bitmez romanlar...
23.11.2008
Konya
Çoban M.y.b