4
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
921
Okunma
Dokuz yüz, dokuz yüz elli yaşlarında
Ama yaşlı denilemeyecek kadar gençti
Öyle zarifti ki, hüznünü bildirmeden
Yürüdüğü yerleri incitmemeye gayret ederek
Ama yinede titreterek yanımdan geçti
Sırtına insanlığı yük edinmiş heybetli adam
Gemi yapmayı seçti...
Ağaçlar selam duruyor
Kerestesi olabilmek şerefini arzuluyor
Dev gibi bir yardımcısı var
işini yapıyor, bıkmıyor, usanmıyor...
Ben istenmediğim bir kalpten düşmüş
Elim, ayağım, bedenim yokken rastladım ona
Gemisi bitmek üzereydi ve davet etti
Sende gel dedi şefkatle, kurtul dedi bana...
Çok üzmüşlerdi onu etrafındakiler
Dile kolay, geçivermişti yıllar ve asırlar
Nuh diyor Peygamber demiyorlardı
Bilselerdi ve uysalardı, açılacaktı tüm sırlar...
Sonunda patladı tufan
Yerler gökler bir emirle tutmadı artık suyunu
Tüm okyanuslar, denizler, göller, nehirler bir oldu da
Doldurdu dünya kuyusunu...
Nuh’un gemisindekiler den ve benden başka
Tek kurtulan olmadı o zamanda
Sular çekilene kadar toprak görmedik
Hep onu dinledik, öğrendik
Kelimelerim ve ben sonsuz bir denizde bilendik...
Şiirdim ben ve şiire el uzatmıştı Peygamber
Hamd olsun beni var eden RABBime
Beni yaratmasaydı olurmuydu şairler...
Tüm diller, tüm ırklar, tüm yaratılmışlar
Tufandan sonra Cudi dağına indiler
Toprağa ilk adımımı orada attım ben
Ve hep topraktan yaratılanla taşındım bu güne
Bana şiir dediler
BANA ŞİİR DEDİLER...
27 Eylül 2017
Çarşamba
11:50
Myb
5.0
100% (6)