2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1903
Okunma
Işıksız Ölmek
Ayazda üşümekten bile beter sana rastlamak
Sanki etrafında fırtınalar getiriyorsun
Dilim donuyor konuşamıyorum
Gözlerim kırılıyor bakamıyorum
Buz tuttu nefesim ve kokunu alamıyorum
Oysa sen hala, ne kadarda güzel gülüyorsun...
İki dağ bir tepe uzağına kaçmak yetmedi bana
Dünya yuvarlak, kaçtıkça daha çok yaklaşıyorum sana
Eskimiş yüzümle, yüzüne hasretim de
Şöyle bir anlık bakmadım ve bakamıyorum kana kana...
Sonbahar hiç uğramamış gözlerine
Saçına kar düşmemiş, tebessümün savaşa girmemiş
Benim kaderim seni toprağa dikmek
Senin kaderinse, bana, kederden bir gölge etmekmiş
Güneşe kavuşmam için gövdeni kesmem gerek
O halde ışık senin olsun, benim sonum ışıksız ölmekmiş...
Kapkara Dünya’mdan kaç kere seslendim
Bulutlara değmiş başın, kulaklarına yetişemedim
Ellerini kaldırsan yıldızlara değecek gibisin
Duyuramadım işte
Duyuramadım ve gönlüne erişemedim...
Tutup bir uçurumdan atsaydın
Yada bir dağı söküp üstüme fırlatsaydın
Ayaklarıma dert bağlayıp, okyanusun en derin yerine kahkahanla salsaydın
En zehirli hayvanlara ısırtsaydın
En büyük mermilerle vursaydın
Tırnaklarımı söküp, üstüne tuzda bassaydın
saçlarından ip yapıpta acımadan assaydın
Üzerime bomba bağlayıp, düğmeyede sen bassaydın keşkeeee
ve keşke beni Dünya’ya satmasaydın...
Her haline razıydım sensizliğin, satılmak dışında
Kaldım bu ayaz yokluğunun en acı kışında
Işıksız öldüreceksin beni, ya sen kalacakmısın
Seninde bir gün Dünya’n durur
Daha çok başındasın yolun, daha çok başında...
26 ocak 2010
Konya
Çoban M.y.b
5.0
100% (2)