7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
872
Okunma
I
İki uçurum arasından süzülür
Marpucumdan boşalan yalnızlık
Kırmızı erguvan baharları arasında
Bir çığlık yükselir sessizce
Mavi bir düş
Yosun yeşili dokunuşları arasında
Ölü bulundu şehir
Bİr otel odasında
Yosma düşüncelerin koynunda
Fotoğrafı çalımış kimliği ile
II
Konuşmak yasaklandı caddelerde
Kelimeler yüreğimizin hücresinde tutsak
Rüzgar özgür fayların arasından
İşlemiyor nakış gibi yüreğimize
Anadolunun umut kokan bozlak ezgisini
Ve sessizlik
Sessizce damarlarımızı parçalamakta
Öfke kraterlerimizden taşan
Yavuz bir yalnızlık şimdi
III
Nasıl başlıyorsa öyle bitiyor hayat
Dilsizliğimizle merhaba derken hayata
Bir tokat darbesiyle ağlatılıyoruz
İlk gün ışığı ile acıyla tanıştırılarak
Soysuz düşünceler arasında
Çavlanlar ortasına düşürülüyoruz
Düşürüldükçe kanıyoruz
Kanadıkça çürüyoruz
Bilinçsizce bitiyor ömrümüz
Hiçbir zaman ellerimize verilmeyen yaşantımız
IV
Fütursuzca akıyor zaman
Boğazı çatlak kum saatimin arasından
Paslı bir kum durmadan zehirlemekte
Fikirsizliğe vurdurarak şehrin kanını
Şehir bizim düşlerimizin
Masalsı şehri değil artık
Kabuslarımızla yaşıyor şimdi
Kopçası düştükçe düşüncelerimizin
Hayasızlık taç edildi durdu başımızda
Ve yüreğimizdeki akıntıdan
Boşluk bulan dalgalar
Tokatlamakta içimizde ki herbir kaya parçasını
V
Güvercin düşleri bulvarında
Bumbuz bir bekleyiş hakim insanlarda
Gidenler gelir mi
Gelenler geri gider mi endişesi
Çürütmekte candan tebessümleri
Oysa
Burcu burcu sen kokardı bu şehir
Cascavlak kalmış bir silüetle
Cansiz bir şekilde yatmadan önce yerlerde
VI
Su kırılgandır
Kayalıklara attığı her tokatta
Görürsünüz yüreğinin kırılganlığını
Bir uçurum sessizliği çöker sonra
Geriden geriye boşalır meydanlar
Anlarsınız yâr çoktan gitmiştir
Kalmayı belleğine işleyemeden
Ve şehir hunharca katledilmiştir
Gidişlerin namlusunda ki kurşunun
Göğsünde açtığı kara delikle
Fütursuzca akmakta zaman
İğreti yaşamların arasında
Şehrin son duası okunur birazdan
Selcuk ERKİ