3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2069
Okunma
Buluştukça içime dolar demin
Bir sihrin beceriksiz finalinden
Üç bukle düş düşer düşüme
Maktulu belli bir failin içinden
Kıvranarak karaya vurur aşk
Şimdi bittiği denilen yerlerden başlar yeniden yaşam
Bir yudum mavide yansır abı hayat
Şehrin modernize edilmiş acılarından
Susarak geliyorum kapına
Bir söz demetinin içinden özenle seçilen
Buram buram teslimiyet kokan bir aşk ile
Olmadığın günlerin sızısı ile ağulanırken
İdamlık sessizliklere karışır sesim
Şimdi aşk var
İçimde birikir gülüşlerin
Şimdi aşk var
Vurdumduymazlıklara karışır gönlüm
Sözcüklerin yansımasından
Sürgüne vurgun bir şiirle seslenirken sana
Gelmeyişini mucizeye bağlayan hayallerle
Avutuyorum kendimi
Çürük bir elmanın yeşilinden
Solunmaya yükselen kokusunu çekerken içime
Anlıyorum
“Resmine bağlanmadan sevdim ben senin gözlerini”
Dudaklarının yamacından sarkan bir söze
Bağlarken içimde ki çocuğu
Hiç bilemeden sevdim ben senin düşlerini
Kırmızı bir hanuttu kokumuz
Yırtık çaputlarla asarken kendimizi
Sivrilen kirpiklerimizin vuruşuyla kanattık yüreğimizi
Önce yağmur kesildi
Önce söz bitti
Önce sen gittin
Önce yoktuk ikimiz
Üç şehrin kambur yollarından geçerken anladım
Özlemin kavuşamadığı noktalarda sevişir
İçi zemheri yalnızlıklarla dolmuş sözcükler
Izdırabın sessiz kıyılarında
Seninle baş başa
İkilemsiz bir düşün yırtmacında sırılsıklam
Dokunulası teninle buluşurken
Soldan aşağı üç kelime ile
Aitleşerek geliyorum sona
“Soluduğum bir rüzgarsın
Oksijeni iyotlaşmış ciğerime”
Bir sivri kıvılcım
Taşköprülü sohbetler ortasında
Ulaşmaya çalışırken odama
Buğulanmış siluetinle özlüyorum seni
Gelmediğin yollar tenimde saklı
Köşe başlarının tozlu aldatmalarında
Sevişirken senden çaldığım hayaller ile
Arzulanan bir kadın suretiydi yaşattıkların
Kırmızı bir buhranla
Aitleşiyorum gittikçe yoluna
Sana yaslanmanın ağırlığıyla
Aşinalaşıyorum omuzlarına
Üç şehir
Üç buram buram yalnızlık tökezlenişi
Kumbaralarda yerini almış gözyaşı
Birikirken dört duvar düşlere
Ben sana gidiyorum
Sen tenime varmadan önce
Önce yağmur kesildi
Önce söz bitti
Önce sen gittin
Önce yoktuk ikimiz
İki sustalı sözcükler
Yeşermeye başladığında şecerende
Birkaç nem damlası dokunur tenine
Beklediğin ayazların ardındadır
Nüzul edecektir yüreğine bekle
Kalbine nakşolduğunda aşkın küf tutmuş mazisi
Mavi cepli pardösülerinden taşar
İkiye böldüğün ıslak zemin düşlerin
İncir yaprağı kapatmaz avret yerini
İlk günah gibi
Kendine bakarken alışagelmiş sözlerinle
Okşanmayı bekleyen kadın ruhun sevişir
Salyası dudaklarından sızan puslu şehirle
Dinle
Kulaklarının ardında sızan acı ile
Yaslanırken yanık izmaritli omuzlara
Tenine değen aşktan başka bir şey
Asık suratın aynanda
Çatlak bir düşün gıyabında
Kendime düşüyorum
“Bırakıyorum içimde tutsak ettiğim siyanürü
Aynı havayı solumadığımız zamanlarda”
Aşkı kehf’de beklerken ikimizi
Kapında kıtmir olur şiirler
Silinir eski ahitlerde
İçinde bizi kapsamayan yeminler
Birler yediler ve kırklar
Aşkın maya tutmuş gölünde
Kıssa ile düşerken yüreğine
Bir erenin ermiş mutluluğuyla
Tefekküründeyim yokluğunun
Bizden önce var olanın gücüne sığınarak
Sesleniyorum varlığına
İşte böylece bağlanıyorum yokluğuna
Kapalı sandukalarda gizlendi
Yarım yamalıklı gülüşleri düşlerin
İçinden dışarı sızan öfke nöbetlerin salyasından
Kasıklarında ki yetime acıyan anne şefkati
Güneşe dokununca aybaşı sözleri
İmlası kendiliğinden bozuldu acının
Bir yarım vuruşluk iki dirhem yalnızlık
Ayakbastı alındı her kapıdan girenden
Ayrılık tek kişilik olunca anlamlı aslında
Acını paylaşacak olmadığı zamanlarda
Paylaşmanın ağır yükü
Strofer dudaklarına vurunca
İçimde alev alır fitili kırık balmumları
Şimdi git. Süvari asarak silahlarını
Uygun adım yaklaşan acılarını karşıla
Bir cengin iki tarafında birleşince aşk
Hedefte vurgun yer
Eskimeyen çocukluk sevinçlerin
Bez bebek, kurşun asker ve ilk öpücük
Patlayan hormonlarından taşan gençlik salyaları
Öpücükle gebe kalan kız çocukları
Bilemedi kasıklarından doğacak acıları
Bir sevişken notanın sol anahtarında saklı
Evcilik oyununda çocukları ayıran kocakarı
Bildiğin sözleri kumsallara basan sevdalı
Ayrılık ateşiyle yakmaya başlayınca ay ışığını
Değişen iklimlerin etkilerinde parçalar kendini
Aşk savunmasız iklimlerden taşan yağmurdur
Çatlak tablalarda kalan ayak izleri
Savaşmayı içine yediremeyen su samurları
Susayınca aşka
Vurur kendini üç tarafı kanla çevrili yarım adaya
Ey aşk!
Anakara ve bazen yarımada
Tabiat ananın kucağında öğrenirken sevişmeyi
Unutma! Acısı kendinde saklıdır ayrılığın
Önce yağmur kesildi
Önce söz bitti
Önce sen gittin
Önce yoktuk ikimiz
Selçuk ERKİ
5.0
100% (2)