0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
17
Okunma
Nihâl, Nihâl, Nihâl…
Kâğıda düştü adın, yandı tütünden gizli bir duman gibi.
Kalem, gönlümün közünden bir yol çizdi sana,
Harfler aşkı soluyarak yürüdü satırlarda.
Ey Nihâl,
Sen ki görünmeyenin nefesi, gizli ilmin gülüşüsün,
Bu aşk bir sırrı taşır, metafizik bir nakış gibi işler durur.
Yüreğimdeki yangın, sadece senin adının çağrısıyla tutuşur,
Her “N” bir nokta, her “h” bir nefes, her “â” bir âh olur sana varır.
Bu yol buluşmaz haritalarda,
Ancak kalbin karanlık odalarında ışığı yakana açılır.
Bir ömür yetmez belki kavuşmaya,
Ama her an, seni düşünmekle bir ömür tutulur.
Mistik bir iklimde yürüyoruz seninle,
Zaman metafor, mekân alegori, bakışların tasavvuf.
Seni sevmek, görünmeyen bir nehrin akışında
Kendini kaybedip kendini bulmak gibi…
Nihâl, aşkımız dudaklarda değil, ruhun labirentlerinde yaşar,
Yanan tütün misali, havaya karışır ama izi kalır.
Bir ömür, belki bir nefes…
Ama sen varsan, her şey bir ömür tutar.