10
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
105
Okunma
Elimde gece, ikiye bölünmüş bir ayna,
bir yüzü umut, bir yüzü umutsuzluk.
Sokak lambaları kararsız —
yanıp sönüyor içimdeki “kal” ile “git” gibi.
Ay, yarım bir cümle asılı gökte,
devamını ben tamamlayamıyorum.
Yıldızlar suskun tanıklar,
hiçbiri lehime konuşmuyor bu duruşmada.
Bir adım atıyorum karanlığa,
zemin çöküyor;
geri dönüyorum ışığa,
ışık gözlerimi incitiyor.
Demek ki gece,
hiçbir tarafı tutmuyor insanın.
Kalbim bir tren garı:
geciken umutlar,
iptal edilmiş seferler,
ve hep aynı peronda bekleyen umutsuzluk.
Anonslar bozuk,
sesim kendime ulaşmıyor.
Rüzgâr cebimi yokluyor,
bir kırıntı inanç arıyor.
Bulamayınca
soğuk bir teselli bırakıp gidiyor.
Ama bak —
en karanlık saatinde gecenin
bir şey kıpırdıyor içimde.
Adını koymaya korktuğum,
ama ölmediğini bildiğim bir şey.
Belki umut,
tam da umutsuzluğun yorulduğu yerde
başlayan sessiz bir yürüyüştür.
Ve ben,
bu gece boyunca
iki uç arasında yürümeyi öğreniyorum.
Müjgân Akyüz Dündar
5.0
100% (16)