1
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
74
Okunma

yükseklerde kalmış üzümler
göğe kaldırılmış kadehler gibi asılı duruyor
güneşin kızıllığı son bir sancıyla titriyor
ve gece
ilk kez değil ama ilk kez gibi
sessizce iniyor
içerden kendimizi çağırıyoruz,
ama yankımız bile dönmüyor geri
dokununca dağılacak kadar uzak her şey
bildiğimiz ne varsa unutmuşuz
kendi gölgemizi bile tanıyamıyoruz artık
yollarımız
rüzgârın bile geçemediği labirentlere çıkıyor
kurşuna dizilmiş şehrin bütün ışıkları
iyiler birbirini bulamıyor karanlıkta
çoğumuz şarap lekesi taşıyor
annelerimizin üzüm çaldığı günlerden
çocukluğumuz
salkımlı bahçenin eşiğinden son kez geçtiğinden beri
unuttuk yazın sesini
uzakta
bir ışık yanıyor
belki umut belki hatıra
süzülüyor yavaşça gece boyunca
yükseklerde kalmış üzümlerin gölgesinde
göğe kaldırılmış kadehler gibi
sonsuzluğa doğru...
hulyaperest