0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
55
Okunma
Senin omuzlarında dinlenen bir sessizlik vardı,
bir çocuk uykusu kadar temiz,
bir sığınak kadar derin.
Başımı dizlerine bıraktığımda
dünya beni yormaktan vazgeçiyordu.
Parmak uçların saçlarımda gezindikçe
annemin küçükken sarılırken kokan o sıcaklık
geri geliyordu içime.
Ben büyümüyordum aslında;
senin yanında hâlâ o çocuktum.
Hayattan tek bir dileğim vardı:
seninle geçen bir ömür.
Bir ekmek kadar sade,
bir nefes kadar mümkün sandığım bir istek…
Ama senin zamanın hep kendine akıyordu;
yüreğinin kapıları eski yaralardan üşüyordu.
Ben seni düşünüyordum,
sen içindeki fırtınaları.
Ben yanıyordum,
sen o ateşin dumanını bile fark etmiyordun.
Birlikte yürüyorduk hep,
adlarımız farklı ama adımlarımız aynıydı.
Elini tutuyordum,
ama ne olduğumuzu bilmiyordum.
Kardeş miydik?
Dost muydun bana?
Yoksa kelimesi olmayan bir ilişki miydi bizimkisi?
Bildiklerimin en kesini şuydu:
Ben sana, kendime bile anlatamayacağım kadar âşıktım.
Sana uzanan her kirli niyeti
yumruklarımla susturuyordum.
Bilmiyordum ki
vurduğum her adam,
senin geçmişinde kanayan başka bir yara imiş.
Sen birilerini sevmiş,
onlar seni tüketmeye çalışmış,
sen kaçmışsın.
Ben ise habersiz bir koruyucu
senin etrafında dönüp duruyordum.
“Birine zarar verirsen üzülürüm,” demiştin.
Eğilip gözlerime bakmıştın.
“Sen bana lazımsın,
bir daha benim için kavga etme.”
O an anladım;
sevgi, sahip çıkmaktan daha ağır bir şeydi.
Sonra bir cümleyle
dünya yerinden oynamıştı:
“İstersen… ilişkimize bir ad koyalım.”
Yıllarca saklanan bir mutlulukla
sarılmıştık birbirimize.
Nefesimiz aynı yerde durmuştu sanki.
Sen çoktan alışmıştın bana,
ben çoktan bağlanmıştım sana.
Biz birbirimizi çoktan seçmiştik.
Derken…
Bir gün,
senin yıllar önce vazgeçtiğin bir gölge
sokağın ortasında karşımıza çıktı.
Ben yetişemeden
yedi yerinden kesildi hayatın.
Zaman bir anda çürüdü.
Dünya nefes almayı unuttu.
Bu… bensiz çıktığın ilk gündü.
Ve sonun oldu.
Benim için göğsüne saplanan her bıçak
kalbime ayrı ayrı işledi.
Elimi uzattım ama
“Affet,” bile diyemedim.
Şimdi sen toprakla konuşuyorsun,
ben gökyüzüne bakıp susuyorum.
Nefes aldığım bu hayat
senin yokluğuna göre fazla dar.
Senden önce kimse yoktu,
senden sonra kimse olmadı.
Kalbimdeki yerin duruyor hâlâ,
tozu bile alınmadan.
Hâlâ sen iyileştiriyorsun beni,
hatıralarının sessiz ilaçlarıyla.
Bir fotoğrafın,
bir gülüşün,
bir sesinin gölgesi bile
bütün yaralarıma merhem oluyor.
Alışamadım yokluğuna;
yıkılsam da,
kurusam da,
bir ömür sen kalacaksın içimde.
Gözlerimin baktığı her boşlukta
senin gözlerin hüküm sürecek.
Ve evet…
Özledim.
Hem de içimi kavuran bir yangınla.
Sana gelişlerini,
gülerken yüzünde duran o yumuşaklığı,
bir anne şefkatiyle sarılışlarını,
beni hayata bağlayan o ince sevgini…
Hepsini özledim.
Sen gittin.
Ama aşkın kalbimde ölmedi.
Çünkü sen…
aşkın ölümsüz hâliydin.
Kadir TURGUT
5.0
100% (1)