2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
93
Okunma
Yağmur ne zaman başlasa
içimde bir kapı aralanıyor—
kim bilir, belki de ıslandıkça
eksilen değil, tamamlanan bir yanım var.
Bir tılsım gibi taşıdım seni
çöle dönmüş günlerimin ucunda;
ama bilmezsin,
kum bile bazen susmayı bırakır
ve kendi sessizliğini yakar.
Seninle ilgili ne varsa
yıllardır sakladığım
o daracık çerçeveden çıkardım bu sabah.
Bir kuyu başında durur gibi
kendime baktım:
yüzüm uzak bir yolun
ilk sabrını hatırlatıyordu.
Artık göğe uzanmıyorum—
bulutlar senin kadar ağır değil.
Yıldızların ışığına meyletmiyorum—
hiçbiri senin kadar geç gelmiyor.
Ve gökkuşağı…
renklerine bir ömür verdiğini sananlara bırakıyorum onu.
Ben,
kendi içimin ıssızlığında büyümüş
bir seyyahtan ibaretim;
konakladığım her an
başka bir yanımı sürgüne gönderen.
Belki de insan
bir defa gerçekten sever,
geri kalan bütün yollar
o ilk yangının külleriyle puslanır.
Ama olsun—
kalbimin haritası sende kaybolduysa,
ben de artık kayıplarıyla konuşan
bir gece yolcusuyum.
Samanyolu geniş;
benim adımlarım sessiz.
5.0
100% (5)