0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
45
Okunma

Pencere kenarındasın. Küçük, kahverengi bir saksı, senin için tüm dünya. Köklerin, sadece bu birkaç avuç toprak kadar derine inebiliyor. Oysa dışarıda, bahçede, göklere uzanan, rüzgârla dans eden ağaçlar var. Onların sınırsızlığına bakarken, senin haddini bilmek zorunda oluşun, bana bir şeyler fısıldıyor.
Sen, hayatın en büyük dersini veriyorsun aslında. Büyümek için sonsuz alana ihtiyacın yok. Sınırlı bir alanda bile, tüm enerjini yukarıya, ışığa doğru yönlendirebiliyorsun. Her yeni yaprağın, her açan minik çiçeğin, direnişin ve umudun bir kanıtı. Sen, "Yaşamak, bulunduğun yerde en iyisini yapmaktır" diyorsun, sessizce.
Bazen unutuyorum seni sulamayı. O zaman yaprakların buruşuyor, başın hafifçe eğiliyor. Ama sonra o can suyunu aldığında, saatler içinde tekrar dimdik duruyorsun. Bu affediciliğin, bu yeniden canlanma yeteneğin, beni utandırıyor. Çünkü ben, bir kez darbe aldığımda, günlerce kendime gelemiyorum.
Senin hayatın, benim için bir ayna. Saksının duvarları, benim kendi kendime ördüğüm korku ve tereddüt duvarlarım. Ama sen, o duvarlara rağmen yeşeriyorsun. Ve ben, sana baktıkça, benim de bu küçük, dar dünyamda kocaman göklere değebilecek kadar büyüyebileceğimi anlıyorum. Sen, bir saksıya sığdırılmış en büyük ilham kaynağısın.
Hüseyin TURHAL
5.0
100% (2)