0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
43
Okunma
Bizim insanımız iyiliği sevmez…
Ona alışır, onu kullanır, onu sömürür.
Sen elinden geleni yaparsın, incitmemek için susarsın, kırmamak için kendini yutarsın…
Sonra bir gün, “niye bu kadar değiştin?” derler.
Değişmedin aslında, sadece tükenmişsindir.
Bizim insanımız iyiyi ödüllendirmez, istismar eder.
Sen iyi oldukça biraz daha yük bindirir sırtına, biraz daha alır elindekini.
Sonra bir gün çekip gidince,
“iyiler nereye gitti” diye yakınır.
Oysa iyiler ölmez, sadece artık kimseye yetmeyecek kadar yorgundur.
İyiliğini yanlış insanlara harcadığında öğrenirsin;
her kalp senin kadar temiz değildir,
her “anlıyorum” diyen, senin gibi hissetmez.
Birine dokunmak için el uzatırsın,
o senin elini tutacağına parmaklarının arasından sızar, kaybolur gider.
Ve sen yine susarsın,
çünkü anlatmanın bile faydası yoktur.
İyiliği anlatmak, kötüye boşa nefes vermektir artık.
Bir yerden sonra sevgin bile israf gelir sana,
çünkü karşılığı olmayan her şey, zamanla yük olur insana.
Sonra sorarlar, “neden bu kadar soğuk oldun?”
Cevabı basittir aslında:
Çünkü sıcak olduğumda hep üşüyenler ısındı, ben dondum.
Ve bir gün anlarsın…
Bu hayatta iyilik yapınca kazanmazsın,
sadece kimin insan olup kimin olmadığını görürsün.
İyiliğin üstüne basarlar, değerini bilmezler.
Sen verirsin, onlar alır;
sen açarsın, onlar içer,
sen susarsın, onlar konuşur.
Bir gün gelir, yüzüne bakmazlar,
senin yerine başkalarını koyarlar.
Ama unutma, insan dediğin
kırıldığında kolay tamir olmaz.
İyiler yok olmuyor aslında,
sadece hayal kırıklıklarıyla donuyorlar içten içe.
Her “teşekkür” yerine bir vefasızlık,
her “sevgi” yerine bir ihanet,
senin kalbini küçültür,
seni sessizliğe hapseder.
Yorulursun…
Susarsın…
Ve en acısı, kimse anlamaz halini.
Çünkü bu dünyada iyilik nadirdir,
iyilerse daha nadir…
Ama unutma,
yeniden doğanlar vardır hâlâ.
Bir gün o iyiler,
kendilerini yiyenlerden vazgeçip,
kendilerine dönecekler.
O zaman anlayacaksın,
iyiliğin bedelini ödemek zorunda kalmayanlar
gerçekten iyidir.
Ve sonunda kalır yalnızlık...
Çünkü iyilik, gösterişe, çıkarına göre değil;
yürekten, karşılıksız verilir.
Ama o yürekler kırılır, taşlaşır, susar.
Kimi zaman yaşamak, iyiliği taşımak kadar zor gelir.
Ve sorarlar yine:
“Neden iyiler kalmadı?”
Cevap çok basit aslında:
Çünkü iyilik, artık eskisi gibi karşılık bulmadı;
insanlar iyiliği değil, iyilik yapanı kaybetti.
O yüzden, iyiliğin kıymetini bilen azdır;
ama bilenler, her şeye rağmen yine iyilikten vazgeçmez.
Çünkü iyilik, insanın son sığınağıdır.
Ve iyiler, kaybolmazlar, sadece
daha az görülürler...
Ama unutma; karanlık ne kadar yoğun olursa olsun,
bir tek mum ışığı bile geceyi deler.
İyiler ölmez,
sadece ışıklarını saklarlar.
Ve en sonunda,
iyilik diye bir şey kalmaz bu şehirde.
Kalan sadece suskunluk ve kırık yüreklerdir.
Çünkü iyilik, bazen en büyük yük olur omuzlarda.
Verirsin, verirsen, sonunda elinde kalan sadece yorgunluktur.
Ve herkes gider,
iyi olanlar birer birer kaybolur.
Gözlerin arar ama bulamaz.
Sorarsın kendine:
“Neden iyiler kalmadı?”
Ama cevap kendi içindedir çoktan;
Çünkü iyiler yoruldu,
Çünkü iyiler sustu,
Ve çünkü iyiler terk etti bu dünyayı.
Kalanlar ise,
yalnızca bu yükü taşıyanlar...
Ve artık bilirsin,
İyilik öyle herkesin harcı değildir.
5.0
100% (1)