1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
146
Okunma

Gönül dediğin şey…
Ne akılla ölçülür, ne dille tarif edilir.
Bir bakışla yanar, bir gülüşle büyür,
Ama bir susuşla da darmadağın olur.
Benim gönlüm de bir zamanlar yandı…
Ne sönmeyi bildi, ne yanmaktan vazgeçti.
Bir kadına dokunmadan sevdim,
Bir kelimesine bile sığınmadan bekledim.
Adını içimde sakladım,
Yüzünü unutmamak için gecelere baktım.
Belki o bilmedi ama ben her gece,
Onun yokluğuyla doluyordum sessizce.
Gönül işte…
Kimseye hesap vermez, kimseye söz geçirmez.
Bir anda alışır, bir ömür bırakamaz.
Sen aklınla “bitti” dersin,
Ama gönül “bir ihtimal daha var” diye fısıldar içinden.
Ve o ihtimal yüzünden kaç gece uykusuz kaldığımı,
Kaç sabah yorgun gözlerle aynaya baktığımı,
Kaç defa “artık bitsin” deyip yeniden başladığımı,
Bir ben, bir de Rabbim bilir.
Gönül…
Kırıldığında ses etmez.
Ama kırığına dokunan bir el bulursa,
Yeniden çiçek açar içinde.
Ben o çiçeği yıllar önce birinin bakışında gördüm.
Ve ne zaman unutsam, bir rüzgar esti uzaktan,
Adını getirdi bana, kalbimin tam ortasına.
Şimdi sorarsan, “hala seviyor musun?” diye,
Bilmem…
Belki sevmiyorumdur,
Ama gönlüm hala aynı kadında dinleniyor olabilir.
Çünkü bazı insanlar geçmez,
Sadece kabuk tutar içinde,
Ama bir şarkı çalar, bir koku gelir,
Ve kabuk yeniden kanar.
Benim gönlüm artık suskun,
Ama susması, içinde fırtına yok demek değil.
Sadece yorgun…
Çünkü her seferinde inandı, her defasında yaralandı.
Artık sevdiğini söylemez,
Sadece dua eder uzaktan,
“İyi olsun yeter” der kendi kendine.
Gönül, bazen yanmayı sever, bazen küllerinde uyur,
Gönül, sevdikçe ağlar, sustukça büyür.
Gönül, unutmayı ister ama adını her nefeste duyar,
Gönül, ne kadar kırılırsa kırılsın, yine aynı yöne akar.
Gönül, özler, ama dönemez artık o yollara,
Gönül, sever, ama her seferinde biraz daha eksilerek yanar.
Ve gönül… sonunda anlar;
En büyük yara, sevmeden değil, hâlâ severken susmaktan kalır.
5.0
100% (1)