0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
45
Okunma

Gazel
Fâ’ilâtün / Fâ’ilâtün / Fâ’ilâtün / Fâ’ilün
Zerhâ’nın hicrânı cânâ, yaktı bağrımı benim,
Gönlümün bir dem huzûru, kalmadı yârim henim.
Gözlerimden kanlı yaşlar, aktı da döndü sele,
Firkatinden tâlib oldum, yârin ol demine te’nim.
Bir haber gelmez mi yârdan, bülbülüm kalmış darda,
Gülşenim pây-mâl oldu, görmedi bir zerre tenim.
Aşkın âteşiyle yandım, kül olup gittim havâya,
Senden ayrı neyleyeyim ben, fânî dünyâda şenim.
Vuslatın hayâli bile, kâfîdir bu bî-kes ile,
Zîrâ sensiz geçdi günler, zevk-i ömrüm kâri’nenim.
Sâkîden bir kadeh sun, aşk şarâbından bana,
Belki de mestâne olup, kurtulur bu pîr-i gamım.
Ey Aşık TURHAL bu derdin, dermanı ol Zerhâ’dadır,
Özlediğim bir nigârdır, ol güzel ruhsâr-ı nînim.
Hüseyin TURHAL
Kelimeler ve Açıklamalar:
Zerhâ: Sevgiliye atfedilen, "altın gibi, parlak, ışık saçan" anlamlarını çağrıştıran özel bir isim/sıfat.
Hicrân: Ayrılık, özlem.
Huzûr: Rahatlık, iç ferahlığı.
Henim: Yanımda, benim.
Firkat: Ayrılık, uzaklık.
Tâlib oldum: İstekli oldum, aradım.
Te’nim: (Tecennüm/Can atma ile ilişkilendirilebilir)
Pây-mâl oldu: Ayak altında ezildi, perişan oldu.
Zerre tenim: Bir parça vücudum/varlığım.
Vuslat: Kavuşma.
Bî-kes: Kimsesiz, yalnız.
Zevk-i ömrüm kâri’nenim: Ömrümün tadı kalmadı (kâr/kazanç kalmadı).
Sâkî: İçki sunan, meyhaneci; divan şiirinde genellikle ilahi veya beşeri aşkın kaynağı.
Mestâne: Sarhoşça, kendinden geçmiş halde.
Pîr-i gamım: Gamın yaşlısı (çok gamlı, kederli).
Nigâr: Resim gibi güzel sevgili.
Ruhsâr-ı nînim: Parlak/güzel yanağım (nîn: parlaklık, göz nuru).