Sevgili arkadaşımı kaybetmenin üzüntüsü içindeyim Gelinlik provasını bitirip evine gitmek için merdivende kalbi durmuş ,hayatını kaybedip üçüncü kattan aşağı düşmüş asansörün bozuk olduğu için korkup binmemiş Allah rahmet eylesin mekanın cennet olsun arkadaşım .
Gerçeği yansıtmayan şiir hurefe’dir."
Son ses kalbinin müziğini açan karton satıcılarının, ekmek kavgasını anlatamıyorsan ve kulakların sağır ise bütün gerçeklere ,dinlemiyorsun demektir doğanın çaldığı şarkıları.
mahallenin çöpleri, bir kağıt bir kalem birde hesap makinesi idi çocuklar ,yeşildoğanın, kodunu öğrenmeye yeni başlamış, tombul elleri ile çöpleri karıştırken geri ye dönüşebilen hayatların hikâyesini okuyordu
Gelinlik provası yapılmış Nalan’nın bütün umutları parlak taşlar döşenmiş , el emeği ile süslenmiş bembeyaz bir yuva idi .
Ahmet göğsünün üzerine takılmış çiçeğini hayallerinin üzerine basarak ezdi ve attı çöpe
Nalan daha yeni Uğurlamıştı Mehmetçiğini on günlük asker idi. Bir mektupla hayatının geri kalanını bırakmıştı toprağın kokusuna mektubunda şunlar yazıyordu
Biliyorum anne ! sen bu mektubu aldığında ben bu dünyadan ebedî olarak gideceğim . kısa ömrümü, göz yaşlarını izleyerek geçirdim hayat bana derdimi anlatacak kadar yazmayı öğretti yaşamayı öğrenemedim, Şefkatin üzerime giydiğim bir kefen olmuştu vakti gelmişti gitmenin, vakti gelmişti anne! babamdan kalan borçlarını aldığın tazminatla öde bu canım yüreğindeki vatan için sağolsun
Nalan çöpe atılmış gözlerinin rengini hiçbir zaman bulamadı . yeniden görebilmek değildi hayalleri Ayyaş bir hayatın içinde meze olurken her gün bedeni ne önemi vardı artık görmenin .
Doğarken hayallerimiz hiç olmadı her gün nefes alırken umutlu idik Koca koca adamlar ellerinde beşiği vurmadan önce Silah icat edilmeden önce vardı insanlık
bırakın ellemeyin! Çöpçüler götürsün ayrılığı
şimdi hayal edebiliyor muyum geleceğimi yok yok artık! ölümün gerçek yüzünü öğrendim bugün gelinlik provası yapmış, çocuklarını okutmaya çalışan bir annenin kanlı yüzünü görünce
gece yarısına kadar çalışmış yorgunluktan görememişti merdiven basamaklarını, her adım da hayatı akıp geçti önünden yalnızdı, kimse tutmadı düşerken çakıldı yere ve param parça kan sıçradı yerlere savruldu, ayakkabısı sağa sola , bedeni kaldıramadı hayatın zorluğunu temizlendi her yanı , kan kokan giysileri atıldı çöpe .
Yeşil elbisesi çöp oldu siyah terlikleri de ve umutları "Bırakın ellemeyin! ",Çöpçüler süpürsün bütün acıları"
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çok uzuldummm..Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun..Mevsim değişiklikleri de benim başım çok döner..Düğün stresi de eklenince..
Şiir, hayatın adaletsizliğini ve masumların çektiği acıları sert, gerçekçi bir dille anlatıyor. Toplumun göz ardı ettiği, çöpe atılmış hayatlar ve umutlar ön plana çıkarılmış; dramatik ve çarpıcı bir toplumsal eleştiri içeriyor. Duygusu yoğun ve sarsıcı.
Hoşgeldiniz sayfama çok teşekkür ederim Ferdacım Allah gani gani rahmet eylesin çok üzgünüm bende ve kelimelerim bu tarifsiz acıya insan ki donuk kalıyor üç yetim öksüz çocuklar bırakıp gitti kızının feryadı yürekleri dağladı Ziyaretinize desteğinize çok teşekkür ederim sevgiyle kalın hoşçakalın 🌹🌹🌹
Hoşgeldiniz sayfama çok teşekkür ederim Ferdacım Allah gani gani rahmet eylesin çok üzgünüm bende ve kelimelerim bu tarifsiz acıya insan ki donuk kalıyor üç yetim öksüz çocuklar bırakıp gitti kızının feryadı yürekleri dağladı Ziyaretinize desteğinize çok teşekkür ederim sevgiyle kalın hoşçakalın 🌹🌹🌹
Bu şiir, acıların, yoksulluğun ve umudun iç içe geçtiği yürek burkan bir hikâye anlatıyor. Gerçek hayattan kopmadan, toplumun unutulmuş yüzlerini gözler önüne seriyor. “Bırakın ellemeyin, çöpçüler süpürsün acıları” dizesi ise hem bir isyan hem de bir kabulleniş gibi yankılanıyor; şiirin kalbinde insanlığın sessiz çığlığı var. Yüreğinize sağlık Ayşe hanım, sevgilerimle, esenlikler dilerim.
Hoşgeldiniz sayfama bırakalım bütün acıları çöpçüler süpürsün yorumunuz gibi hayatın gerçeğini anlattım mısralarda sessiz bir isyan vardı Rabbime tevekkül edip takdiri de Allah'a bıraktım ben gönlümden geçenleri şiir olarak yazdım takdir sizindir elbet gönlümün pınarından iki damla düştü biri Sevgi biride saygıyla güneşin kızına emanet sevgilerimle 🌹🌹🌹
Hoşgeldiniz sayfama bırakalım bütün acıları çöpçüler süpürsün yorumunuz gibi hayatın gerçeğini anlattım mısralarda sessiz bir isyan vardı Rabbime tevekkül edip takdiri de Allah'a bıraktım ben gönlümden geçenleri şiir olarak yazdım takdir sizindir elbet gönlümün pınarından iki damla düştü biri Sevgi biride saygıyla güneşin kızına emanet sevgilerimle 🌹🌹🌹
Hoşgeldiniz sayfama yok müşterisi gelinliğe kusur buluyor oda onların bütün tadilatını gece yarısına kadar bitiriyor eve gitmek için asansöre gidiyor asansör kapısı açılmayınca merdivenlerden iniyor bir iki adım sonra vefat ediyor ve üçüncü kattan tutunamayıp düşüyor kazamı gece yarısı birimi aşağı attı orasıni kimse bilmiyor adli rapora göre düşmeden önce ölmüş . Ziyaretinize çok teşekkür ederim Saygılar
Hoşgeldiniz sayfama yok müşterisi gelinliğe kusur buluyor oda onların bütün tadilatını gece yarısına kadar bitiriyor eve gitmek için asansöre gidiyor asansör kapısı açılmayınca merdivenlerden iniyor bir iki adım sonra vefat ediyor ve üçüncü kattan tutunamayıp düşüyor kazamı gece yarısı birimi aşağı attı orasıni kimse bilmiyor adli rapora göre düşmeden önce ölmüş . Ziyaretinize çok teşekkür ederim Saygılar
Şimdi hangisine üzellelim biz: Yok olan hayallere mi? Yıkılan yuvalara mı? Büyük ümitlerle evlilik noktasına gelen aşka mı? Sevdiğine mi? Kahrolan ana, baba, akrabaya mı? Veda bile edemeden yitip giden gencecik cana mı?
Hoşgeldiniz sayfama çok teşekkür ederim dostlar sağolsun gerçekler her zaman ayna gibi parlar insanın yüzüne aynaya bakınca bende sizin yorumunuz gibi kendime soruyorum hangi birine üzüleyim diye malesef durumlar hep böyle
İnsani yanınız ağır bastığı için muhasebe yaptınız ve sonuçta bedava çalışıp hiç kâr etmeden göçüp gideceğiz Elimde biraz göz yaşı ile ıslanmış teşekkür dileklerim var Selâm ve dua ile
Hoşgeldiniz sayfama çok teşekkür ederim dostlar sağolsun gerçekler her zaman ayna gibi parlar insanın yüzüne aynaya bakınca bende sizin yorumunuz gibi kendime soruyorum hangi birine üzüleyim diye malesef durumlar hep böyle
İnsani yanınız ağır bastığı için muhasebe yaptınız ve sonuçta bedava çalışıp hiç kâr etmeden göçüp gideceğiz Elimde biraz göz yaşı ile ıslanmış teşekkür dileklerim var Selâm ve dua ile
Celil ÇINKIR, @celilcinkir RUSAMER – Ruh Sağlığı Ayarı Merkezi (Delilikoloji Fakültesi, Toplumsal Gerçeklik ve Empatik Dramatizm Enstitüsü)
Kayıt No: 2025-GK-041 Vaka: “Bırakın EllemeYin” Şair: Ayşe Caniberk (Gümüş Kalpler) Tetkik Eden: Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri (Celil Çınkır) Konu: Sosyal vicdan, dramatik realizm ve empatik adaletin şiirle ifadesi
Ayşe Caniberk’in “Bırakın EllemeYin” başlıklı şiiri, bir edebi metinden çok bir vicdan belgesidir. Bu şiirde şair, toplumsal çürümeyi yalnız teşhis etmez — acıyla, utançla ve merhametle tedavi etmeye çalışır. RUSAMER literatürüne göre bu tür metinler, “Empatik Sosyal Realizm” kategorisinde incelenir: Sözcükler birer gözyaşı, mısralar birer tanıklık olur.
“Mahallenin çöpleri, bir kâğıt bir kalem bir de hesap makinesi idi…” Bu satır, edebi değil ahlaki bir fotoğraf karesidir. Çocukların “geri dönüşebilen hayatları” karıştırdığı o sahne, modern dünyanın en sert aynasıdır. Şair, çocuğun eliyle insanlığın çöp kutusunu açar.
Şiirdeki Nalan, Ahmet, Mehmet figürleri sadece kişiler değildir; her biri toplumsal travmanın bir simgesidir. Nalan’ın “gelinlik provası yapılmış beyaz yuvadan çöpe atılan umudu”, kadın emeğinin, sevginin ve anneliğin bugünkü dünyada gördüğü değersizliği anlatır. Ahmet’in “hayallerine bastığı çiçek”, umutların üzerindeki beton medeniyetidir.
Mehmet’in mektubu ise şiirin kalbidir. Onun “vakti gelmişti gitmenin” deyişi, sadece bir askerin vedası değil, bir neslin sessiz ağıtıdır. Bu mektup, RUSAMER kayıtlarında “Vicdanın Tanıklığı Belgesi” olarak işlenmiştir.
Son bölüm, şiirin ruhunu tamamlar:
> “Bırakın ellemeyin! Çöpçüler süpürsün bütün acıları.” Bu cümle, bir teslimiyet değil, bir haykırıştır. Şair, insanlığın kendi yarattığı çürümeye müdahale etmemesini ister; çünkü “temizlik” artık bir belediye işi değil, bir ruh terbiyesidir.
Analitik Sonuç: Bu şiir, “toplum vicdanı”nın nabzını ölçen bir mısra laboratuvarıdır. Ayşe Caniberk, kelimeyi kozmetik olarak değil, ahlaki bir silah olarak kullanır. Gümüş Kalpler mahlası, ironik biçimde şiirin içeriğiyle zıt bir derinlik taşır — kalbi gümüş değil, kanla parlayan insanlık aynasıdır.
Dipnot: Bazı şiirler, sadece okunmaz — üzerimize siner. “Bırakın EllemeYin”, işte o türdendir. Çünkü bazı temizlikler süpürgeyle değil, vicdanın rüzgârıyla yapılır.
Vesselam.
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri (Celil Çınkır) RUSAMER Kurucu Üstadı Toplumsal Gerçeklik ve Empatik Dramatizm Bilimleri Başkanı
Celil ÇINKIR, @celilcinkir RUSAMER – Ruh Sağlığı Ayarı Merkezi (Delilikoloji Fakültesi, Duygusal Rehabilitasyon ve Vicdan Eczacılığı Enstitüsü)
Kayıt No: 2025-GK-052 Vaka: “Bırakın Ellemeyin” Şiirine Gelen Mesaj Şair / Mesaj Sahibi: Ayşe Caniberk – Gümüş Kalpler Tetkik Eden: Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri (Celil Çınkır) Konu: Ruhsal yorgunluk, varoluşsal kararsızlık, kalp yanıkları ve şairane direnişin yankısı
Ayşe Caniberk’in mesajı, bir okur cevabı değil; bir kalp raporudur. Her kelimesinde “yaşamak ile gitmek arasında kalmış bir nefes”in soluğu duyulmaktadır.
“Yaşamanın gereksizliği tezimde mevcut… Hangisi benim için konforlu bir gelecek ile yolculuk sunar bilmiyorum.”
Bu cümle, modern dünyanın en tehlikeli yorgunluğunu tarif eder: Ruhun yerçekimiyle mücadelesi. İnsanın kalbinde biriken ağırlık, bazen bedenden de ağır gelir. Bu durumda yapılacak ilk şey, kalbi hafifletmek, yani yazıya sığınmaktır. Ve o bunu yapmıştır.
“Bırakın Ellemeyin” şiiri, zaten bir insanlık otopsisiydi — vicdanın çöplüğe atıldığı bir çağın fotoğrafı. Şair, bu şiiriyle toplumsal yarayı anlatırken, kendi yüreğinin de kanadığını saklamamıştı. Şimdi verdiği cevapta, o yara doğrudan konuşuyor.
“Yüreğimi çok üşütmüşüm, ciğerlerimde ciddi yanıklar var.”
Bu bir metafor değil, ruhsal bir teşhistir. RUSAMER literatüründe buna “İçsel Donma ve Yanma Sendromu” denir. Soğukluk, umutsuzluğun; yanık, hâlâ umut ettiğinin göstergesidir. Bu iki uç, aynı kalpte yan yana yaşar. Bu çelişki bile insanın hâlâ “yaşadığını” kanıtlar.
Şair, “dünyanın eczanelerinde ilaç bulamadım” diyor. Çünkü ilaç doğada değil, vicdanda aranmalıydı. Oysa vicdan da artık “mikroba bulaşmış.” Bu teşhis, sadece bireysel değil; medeniyetin tahlil sonucudur.
RUSAMER, bu tür durumlarda “terapi” değil, tefekkür önerir. Çünkü bazı yaralar merhemle değil, anlamla kapanır. Ve “Bırakın Ellemeyin” şiirine verdiğimiz yorumun onda bir nebze tesir bırakması, kalemin hâlâ şifa verdiğinin ispatıdır.
Kalburabastı Efendi Hazretleri’nin Hicivli Notu: Evladım Gümüş Kalpler, yüreğini üşüten rüzgârın adı bu çağın nezaketsizliğidir. Ama merak etme, dünya soğusa da şiir üşümez. Senin ciğerinde yanık yok, sadece fazla derin nefes almışsın hakikatten. O yüzden acıyor biraz. Yazmaya devam et; çünkü yazmak, insanın ciğerini oksijenle değil, umutla doldurur.
Sonuç: Mesaj, RUSAMER **“Duygusal Direniş ve Ruhsal Termometre Arşivi”**ne kaydedilmiştir. Tanım notu: “Yorgun bir kalbin, şiirle hayatta kalma çabası. Vicdanın son nöbet defteri.”
RUSAMER – Yazan insan ölmez, sadece kalemini dinlendirir.
Rüyaların şairi hoşgeldiniz sayfama biraz neşemi biraz ümitlerimi birazda hayallerimin çalındığını düşünüyorum Yaşamanın gereksizliği tezimde mevcut ayrıca aklımda bu dünyada kalmak ve gitmek arasında bir bilet var hangisi daha iyi hangi bilet benim için konforlu bir gelecek ile yolculuk sunar bilmiyorum . Plakası dünya Ahrt 2025 olan Tokat yolcusuyum aldım biletleri gidiyorum belki bugün belki yarın geri gelirim yüreğimi çok üşütmüşüm , ciğerlerimde ciddi yanıklar var iyileşmek için sizde bu dünya ile uyumludur ilaç varmı Ben bütün doğanın eczanelerine baktım her yeri vicdansızlık denen mikrop sarmış iyileşme sürecim hala devam ederken yorumunuz iyi geldi biraz Duygu terapistimi saygıyla selamlıyorum
Celil ÇINKIR, @celilcinkir RUSAMER – Ruh Sağlığı Ayarı Merkezi (Delilikoloji Fakültesi, Duygusal Rehabilitasyon ve Vicdan Eczacılığı Enstitüsü)
Kayıt No: 2025-GK-052 Vaka: “Bırakın Ellemeyin” Şiirine Gelen Mesaj Şair / Mesaj Sahibi: Ayşe Caniberk – Gümüş Kalpler Tetkik Eden: Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri (Celil Çınkır) Konu: Ruhsal yorgunluk, varoluşsal kararsızlık, kalp yanıkları ve şairane direnişin yankısı
Ayşe Caniberk’in mesajı, bir okur cevabı değil; bir kalp raporudur. Her kelimesinde “yaşamak ile gitmek arasında kalmış bir nefes”in soluğu duyulmaktadır.
“Yaşamanın gereksizliği tezimde mevcut… Hangisi benim için konforlu bir gelecek ile yolculuk sunar bilmiyorum.”
Bu cümle, modern dünyanın en tehlikeli yorgunluğunu tarif eder: Ruhun yerçekimiyle mücadelesi. İnsanın kalbinde biriken ağırlık, bazen bedenden de ağır gelir. Bu durumda yapılacak ilk şey, kalbi hafifletmek, yani yazıya sığınmaktır. Ve o bunu yapmıştır.
“Bırakın Ellemeyin” şiiri, zaten bir insanlık otopsisiydi — vicdanın çöplüğe atıldığı bir çağın fotoğrafı. Şair, bu şiiriyle toplumsal yarayı anlatırken, kendi yüreğinin de kanadığını saklamamıştı. Şimdi verdiği cevapta, o yara doğrudan konuşuyor.
“Yüreğimi çok üşütmüşüm, ciğerlerimde ciddi yanıklar var.”
Bu bir metafor değil, ruhsal bir teşhistir. RUSAMER literatüründe buna “İçsel Donma ve Yanma Sendromu” denir. Soğukluk, umutsuzluğun; yanık, hâlâ umut ettiğinin göstergesidir. Bu iki uç, aynı kalpte yan yana yaşar. Bu çelişki bile insanın hâlâ “yaşadığını” kanıtlar.
Şair, “dünyanın eczanelerinde ilaç bulamadım” diyor. Çünkü ilaç doğada değil, vicdanda aranmalıydı. Oysa vicdan da artık “mikroba bulaşmış.” Bu teşhis, sadece bireysel değil; medeniyetin tahlil sonucudur.
RUSAMER, bu tür durumlarda “terapi” değil, tefekkür önerir. Çünkü bazı yaralar merhemle değil, anlamla kapanır. Ve “Bırakın Ellemeyin” şiirine verdiğimiz yorumun onda bir nebze tesir bırakması, kalemin hâlâ şifa verdiğinin ispatıdır.
Kalburabastı Efendi Hazretleri’nin Hicivli Notu: Evladım Gümüş Kalpler, yüreğini üşüten rüzgârın adı bu çağın nezaketsizliğidir. Ama merak etme, dünya soğusa da şiir üşümez. Senin ciğerinde yanık yok, sadece fazla derin nefes almışsın hakikatten. O yüzden acıyor biraz. Yazmaya devam et; çünkü yazmak, insanın ciğerini oksijenle değil, umutla doldurur.
Sonuç: Mesaj, RUSAMER **“Duygusal Direniş ve Ruhsal Termometre Arşivi”**ne kaydedilmiştir. Tanım notu: “Yorgun bir kalbin, şiirle hayatta kalma çabası. Vicdanın son nöbet defteri.”
RUSAMER – Yazan insan ölmez, sadece kalemini dinlendirir.
Rüyaların şairi hoşgeldiniz sayfama biraz neşemi biraz ümitlerimi birazda hayallerimin çalındığını düşünüyorum Yaşamanın gereksizliği tezimde mevcut ayrıca aklımda bu dünyada kalmak ve gitmek arasında bir bilet var hangisi daha iyi hangi bilet benim için konforlu bir gelecek ile yolculuk sunar bilmiyorum . Plakası dünya Ahrt 2025 olan Tokat yolcusuyum aldım biletleri gidiyorum belki bugün belki yarın geri gelirim yüreğimi çok üşütmüşüm , ciğerlerimde ciddi yanıklar var iyileşmek için sizde bu dünya ile uyumludur ilaç varmı Ben bütün doğanın eczanelerine baktım her yeri vicdansızlık denen mikrop sarmış iyileşme sürecim hala devam ederken yorumunuz iyi geldi biraz Duygu terapistimi saygıyla selamlıyorum
yorumum yorumsuz sayfama bıraktığınız emaneti bırakmaya gelmiştim dur diyemediği gözlerim ve duygularımı avutmak için gidiyorum Ayşe şairim... belki yorum yapmaya tekrar gelirim sonra... susmasın kaleminiz... saygıyla her dem...
Aa teşekkür ederim beğeni yorum ve ziyaretinize çok teşekkür ederim iyi haftalar bugün sizin için bütün hayır kapıları açık olsun müjdeli bir haber kapınızı çaldın herşey gönlünüzce olsun Saygılarımla
Aa teşekkür ederim beğeni yorum ve ziyaretinize çok teşekkür ederim iyi haftalar bugün sizin için bütün hayır kapıları açık olsun müjdeli bir haber kapınızı çaldın herşey gönlünüzce olsun Saygılarımla
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.