0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
41
Okunma
Öyle Geçer ki Zaman
Öyle geçer ki zaman,
saçlarında beyazlık,
yüzünde derin iz,
kalbinde bir sevgi,
ömründe bir yalnızlık…
Beyazlaşan her telde bin hikâye,
her biri ya acı ya hüzün yükü.
Her sözün kendine teselli,
çünkü sevdiğinden başkasını görmez gözün.
Ve öyle geçer ki zaman,
acımasızca alır sol yanından bir şeyler;
ne sen fark edersin ne başkası.
Acı, ızdırap, zoraki bir mutluluk…
Ondan da gelmez artık ne kendine ne başkasına sevinç.
Öyle geçer ki zaman;
karışır birbirine sapla saman,
bilmezsin el mi yaman,
yoksa kendin mi yanan?
Ah çekmek elde değil her an…
Kırık sol kanat,
içi ızdıraplarla dolu;
gülmekle ağlamak arasında
kararsız bir ruh gibi durursun.
Saman misali savrulursun rüzgâra,
çaresizlik içinde
bir sağa bir sola yalpalarsın.
Hiç mi hiç umursamazsın dünyayı,
“Öyle geçsin zaman,” dersin…
Ve öyle geçer ki zaman;
zamanın içinde kalabalık,
kalabalığın içinde yapayalnız.
Hem yüzünde iz, hem yüreğinde…
Bilmezsin bile,
bir bakarsın zaman durmuş,
ve karanlık bir köşede
unutulmuş gibi kalmışsın.
Ama öyle geçer ki zaman;
unutulduğunu sandığın anda
seni seven, umutsuzca arayan,
bir gün gelip seni bulur.
Gelir beklediğin mutluluk…
Fakat geçmiş, saman içinde zaman,
elinden kayıp gitmiştir çoktan.