0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
39
Okunma
Göğün en eski kapılarında adın yankılandı,
Zeus’un şimşeği bile sükût eyledi o an.
Aşkınla sarsıldı Olympos,
Hera kıskançlığını gizleyemedi perdeler ardında.
Ben seni gördüm,
Denizlerin tuzunu saçlarında taşıyan Afrodit gibi,
Teninde köpük, gözlerinde ilkbahar…
Poseidon dalgalarını dizginleyemedi,
Çünkü bakışın, denizden daha kudretliydi.
Ateşe değdim;
Hephaistos’un örsünde eriyen demir gibi,
Kalbim senin ellerinde şekillendi.
Hermes kanatlı ayaklarıyla
Haber getirdi:
“Bu aşk, gökleri de yakacak.”
Hades bile yeraltının karanlığında
Senin adını fısıldadı taşlara.
Çünkü ölüm bile biliyordu:
Sana dokunan, ölümsüzlüğe yaklaşır.
Ey yeryüzünün tanrıçalara meydan okuyan yüzü,
Ey göğün katlarını titreten ses,
Sevdam seninle yazıldı tabletlerde,
Ve tanrılar bile eğildi önünde.
Ben gitmekle kalmak arasında değil artık,
Ben seninle yanmakla yanmak arasında.
Ve bil ki;
Aşkımız, Prometheus’un çaldığı ateş gibi
İnsanlığın damarına işlenecek.