0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
45
Okunma
Ufkun sonsuzluğunda adın yankılandı,
Gök kubbe çatladı,
Kainat ufak düştü toprağa.
Ben seni gördüm;
İnanna gibi tahtına kurulmuş,
Gözlerinde tufan,
Adımlarında bereket.
Sana dokunduğumda
Asurların sarayları çöktü,
Akkad tabletleri ateşe verildi.
Çünkü aşkın, tarihleri silen bir sel gibiydi.
İştar göklerden inip kıskançlıkla sustu,
Ve o anda —
Tammuz zincirlerinden sıyrıldı,
Toprağın altından fışkıran bir filiz gibi doğruldu.
Çünkü senin bakışında öyle bir kudret vardı ki,
Ölüm bile kapılarını kapalı tutamadı.
Seninle beraber
Fırat’ın nabzı hızlandı,
Dicle’nin sesi başka aktı.
Dağlar, mağaralar, zigguratlar
Hepsi senin yüzüne dönüp
Şarkıya durdu.
Ey yüzyılların ötesine sızan kudret,
Ey tanrıların bile önünde eğildiği sır;
Seninle konuşurken
Söz değil,
Kaya kabartmaları dile geliyor.
Ve bil ki,
Bizim sevdamız gökte değil,
Tabletlere değil,
Kanla, toprakla, nefesle yazıldı.
Ne tufan silebilir,
Ne krallar unutturabilir.
Bu aşk,
Zamanın bile boyun eğdiği
Bir sonsuz efsaneydi
5.0
100% (1)