0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
144
Okunma
Bir gün, hayatın en ağır sınavını yaşadı…
En çok sevdiğini, kalbinin yarısını toprağa verdi. O an, dünya onun için bir daha eskisi gibi olmadı.
Zaman geçti… Ama her acı, her kırgınlık, her yalnızlık anı onu yine o güne götürdü.
Birinin sözü canını acıtsa, gözleri yine yokluğa doldu.
Bir hayali yarım kalsa, kalbi yine o büyük ayrılığa ağladı. Çünkü en büyük acıyı bir kere yaşayan insan, geri kalan tüm yaraları onun gölgesinde görür.
İnsan hayatında öyle bir boşluk açılır ki, ne zaman doldurmaya çalışsan daha da büyür. Zaman o boşluğu kapatmaz; sadece sabırla taşımayı öğretir.
Ve o da böyle yaptı…
Yaşadı, nefes aldı, gülümsedi belki, ama içinde hep o eksikliğin sızısıyla devam etti.
Bazen kalabalıkta yalnız hissetti, bazen gece sessizlikte gözyaşına sığındı. Ama bildiği tek şey şuydu:
Hiçbir acı, en sevdiğini kaybetmenin acısıyla kıyaslanamazdı.
İşte bu yüzden, aslında hiçbir şeye yanmıyor, hep ona yanıyordu…
Dersimlikiz
Bir gün en sevdiğim gitti,
Ardında suskun dağlar kaldı.
Munzur’un sularında yankı,
Kalbimde hiç dinmeyen bir sancı…
Her sözde onun sessizliği,
Her gülüşte yokluğun izi.
Küçük dertlere ağlamıyorum artık,
Çünkü en büyük yara içimde gizli.
Geceye baktığımda yüzü gelir,
Rüzgâr esince kokusu gelir.
Zaman geçer, ama o boşluk
Sabırla taşınır, hiç dolmaz, bilirsin.
Ve ben…
Ne yaşarsam yaşayayım,
Her adımda, her nefeste,
O eksikliğin sızısıyla devam ediyoru
5.0
100% (4)