0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
63
Okunma
Ruhumun derin bir odası var,
Kapısı ışık görmez,
Penceresi yok,
Ama orada sen varsın,
Hep aydınlık durur.
O odanın duvarları
Kalbimin dualarıyla örülmüş.
Her nefeste daha sağlam,
Her gözyaşında
Bir tuğla daha eklenmiş.
İçerisi sessizdir,
Sadece senin adın duyulur.
Kendi sesim bile
Fısıldamaya utanır,
Orada senden izin alır.
O odada zaman işlemez,
Gece gündüz olmaz.
Sadece senin varlığın
Gölge gibi durur,
Beni bekler.
Bir mum yanar orada,
Alevi hiç sönmez.
Rüzgâr uğramaz,
Yağmur dokunmaz,
Çünkü orası sana emanettir.
Her dua o odaya uğrar,
Her dilek oradan çıkar.
Benim içimdeki bütün yollar
O kapıya çıkar,
Oradan sana varır.
Bazen derinlere inmekten korkarım,
Çünkü kendimi kaybederim diye.
Ama senin sesin gelir,
Beni tutar,
Karanlıktan geri çeker.
O odada sen oturursun,
Ben diz çökerim önünde.
Ne bir tahttır bu,
Ne bir mahkeme,
Ama kararların hep bende yankılanır.
Benim kalbim çarpınca
O odanın penceresi açılır.
Bir ışık taşar dışarı,
Ve dünya bir anlığına
Senin yüzüne bürünür.
Kimse bilmez o odayı,
Kimse görmez.
Bütün hayatım yıkılsa bile
O oda ayakta kalır,
Çünkü senin varlığınla doludur.
Bir gün ben giderim belki,
Toprak alır bedenimi.
Ama o oda
Ruhumdan kopmaz,
Sonsuza kadar seni taşır.
Ve bil ki;
Ruhumun en derin yeri
Bana değil, sana ait.
Ben sadece misafirim,
Sen oranın sahibi.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(11 Eylül 2025)