2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
339
Okunma
Karanlık çöker ansız, yıldızsız kör bir gece,
Çığlık yankı bırakır dağılır boş sokaklar.
Hançer gibi saplanır kalbe eski bir hece,
Şafak perde çekmeden iner sisli mihraplar.
Soğuk duvar üstüne kazınır kara izler,
Yorgun eller sürünür paslı kapı eşiği,
Zehir gibi sızıyor bağrına eski sözler,
Kül örter gözlerini, susar zaman beşiği.
Sancı çöker ansızın, göğüste derin izdir,
Gece yanar kokusu siner boş odalara,
Ufkun sonu görünmez, sessizlik tek denizdir,
Ömür savrulup düşer, kayıp hatıralara.
Sessizliğin pençesi kapatır geçitleri,
Köşede yankılanır susturulmuş hayaller.
Karanlık zincirlerle örülür bilekleri,
Külleriyle boğuşur kor ateşli emeller.
Kör karaltı yürürken ardında kalmaz izler,
Siluetler savrulur rüzgârların koynunda.
Her çığlıkla dağılır bağrında saklı gizler,
Gölgelerle çözülür boşluğun oyununda.
Gökte söner yıldızlar kapanır gök perdesi,
Ay gizlenir bulutta, kaybolur adsız gece.
Bir çığlık yankılanır dağın taşlı gövdesi,
Kalpte kanar durmadan derin yaralar nice.
Kızıl korlar savrulur ufkun çelik yüzünden,
Donmuş gökler çatlar da söner yanık bir rüya.
Çözülmeyen bukağı sürükler can özünden,
Bir söner birde yanar içinde kanlı hülya.
Çökmüş yollar uzanır kurur nehir yatağı,
Yankısız bir boşlukta kaybolur eski izin.
Pasla tutar bukağı, kanla dolar her bağı,
Gölge sarar yüzünü, sönüp gider denizin.
Donmuş kalır ufukta göçmen kuş sürüleri,
Kanat çırpmadan düşer, kaybolur hepsi birden.
Bir ağıtla kaplanır dağların zirveleri,
Çürük duman sarar hep sessizliği derinden.
Son bakış savrulurken gömülür derin an’a,
Bir gül düşer sessizce yorgun, bitkin kenara.
Zincirler inler artık mahkûm olmuş o cana,
Sessiz yürür emelin şimdi hüsran diyara.
Rüzgâr taşır külleri, çatlar göğüs kafesi,
Kaybolur bütün izler karanlık yola dair.
Gece bağrını açar, susar zaman nefesi,
Taş kesilir önünde o meçhul, büyük şair
Anılardan silinir yüzünün izi tek tek,
Bir resmin bile kalmaz, savrulur yıldızlara.
Nihâyet susar yürek yıldızlar söner tek tek,
Bir başka dünyalarda dönüşür rüyalara.
Ufuk yanar kül olur, dağlar yıkılır birden,
Karanlık sarar bedri, taşır sükût izini.
Zaman donar, gömülür suskunluk yedi yerden,
Sessiz yürüyüş siler ebediyet yüzünü.
Fatih Dişbudak
5.0
100% (4)