2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
183
Okunma

Sabır…
Ne kutsal bir kelime halkın dilinde,
Ama nasıl da yanlış okunur kürsülerin sesinde!
Bir lokma ekmek bulamayanın sabrı,
Sarayda oturanın işine, çok yarar bu...
“Sabret!” derler, çünkü bilirler,
Sabreden susar, hesap sormaz,
Hesap sorulmazsa hazine dolup taşar.
Oysa sabır, mazluma şerefken,
Zalimin ağzında oyuna döner,
Bir zincir olur, halka vurulur,
Boynuna geçirilir, alın yazısı diye sunulur...
Yıllar geçer, halk sabreder,
Bir gün daha aç, bir gün daha yorgun,
Ama hep derin bir iç çekişle “yarın” der.
Yarın hiç gelmez,
Çünkü yarın da aynı yalanla mühürlenir.
Bir tebessümle kandırılır,
Bir vaatle uyutulur,
Bir bayram vaadiyle avutulur...
Ey halk!
Sessizliğin bazen vakar,
Ama bazen yükün ağırlaşmasına sebeptir.
Sustuğun için derinleşir uçurum,
Sustuğun için büyür zulüm,
Her susuşun yeni bir semer olur,
Her bekleyişin yeni bir kayış eklenir...
Oysa senin sabrın,
Taşı çatlatan damla gibi olmalı,
Bir gün taşın bağrını delip geçmeli.
Sessizliğin, toprağın altında biriken
O derin öfkeyi büyütmeli.
Büyütmeli ki bir gün
Zulmün tahtı çatırdasın,
Semer yere düşsün,
Halkın alnı göğe değsin!
Bahadır Hataylı/05.02.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (2)