7
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
315
Okunma

Gel ey aşk, misafir ol gönül haneme
Eşiğine serdim gamlarımı
Paspas eyledim dertlerimi,
Yorgun ayaklarının tozunu silesin diye.
Hazırladım sana en sevdiğim odayı.
Karanlık deme, ürkme!
Bak, ay ışığının titrek şavkı vuruyor perdesine
Penceremin önünde saksılar
Ellerimle diktim kırmızı gülleri.
Bir Hıdırellez hikayesine inanıp
dibine sakladım niyâzlarımı
Ve masada bir bardak çay, senin için
Yüreğimdeki güzellikleri demledim içine.
Yanında sevgimden iki şeker
Belki kokusu gelmiştir burnuna.
Yere serdim küllerden bir halı,
Zamanın ateşinde harlanırken
İlmek ilmek dokudum
Can kırıkları ayağına batmasın diye
Üzgünüm aşk!
Mavi bir gökyüzü yok burdan görebileceğin
O yüzden duvarlara nakşettim bulutları,
Hayâlimden uçurdum kuşları.
Az ötede bir mezarlık var.
Ömrümü zehir edenleri gömdüm oraya.
Lâkin sen girerken,
Bir Fâtiha bırak taşlarına
Zira içimdeki ölüler dahi affedilmeyi bekliyor
Rahmete muhtaç.
Gece, hüzünlerden nağmeler çalınır,
Bam teline dokunan,
İşte o zaman,
İçimde bir çocuk hayale kapanır burda
Ey aşk,
Sonsuzluğa açılan bir kapı bu
Yedek anahtarı , paspasın altında
5.0
100% (14)