3
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
239
Okunma
Zemherinin kalbinde titreyen bir çiy tanesi
Seherin ürkek bakışında yaprağın yeşiline tutunmuş
Ömrün kırılgan nefesinde sol/uklan/an
Zaman eğ/il/dikçe bükülen benliğim
Mevsimlere yabancı, içinde hep kış
Hiç çözülmeyen bir yorgunlukla büyüdüm
Elif gibi doğ/rul/mak istedikçe
Rüzgar göğün tenini yardı,
Çığ gibi düştü üzerime karanlık.
Savruldum uzak kıyılara,
Rüzgarın hoyrat elleriyle parçalanarak
Tutunduğum dallar kır/ıl/dıkça
Ben de varlığımdan sökülüp kaydım.
Düştüm kendi düşlerimden,
Kalabalıkların sessizliğinde sus/turul/muş bir yalnızlık
Yapıştı canıma, yaren gibi
Belkilerin iplerinde bir omuz aradım;
Oysa taş kesilmiş kalpler
Çizdi bütün çehremi.
Üşüyen yüreğimle yürüdüm
Korkunun sessiz sokaklarında.
İçimde mezarlar, sessiz ağıtlar ve ayrılamadığım tabutlar
Her biri eski bir acının yankısı,
Her biri göğsümde taş kesilmiş bir ağırlık.
Kendi gölgemden ürkerek
Masalsı hayallere kanmıştım
Ve kala kaldım, çıkmaz bir tünelde
Bitimindeki ışığı hayal ederek.
Heyulaların gölgesinden sızan adımlarım,
Küllerimden doğmayı bekledi
Her parçalanış bir sır s/akladı,
Her acı kendi yankısıyla derinleşti.
Yine de beton çatılardan sızıyordu mavi
Ufkun kıyısında kıvranan bir umut gibi
5.0
100% (9)