Şimdi ben desem ki
bu kaldırımda çalışma var
işçiler yürürken epey bozmuşlar
ve polis copları ve tomalar
Hem zaten karşı kaldırım
sana daha çok yakışıyor
ve parizyen çorap
ve christian dior
-desem ki topukluların da orada
göğsüme daha güzel batıyor-
Sırf yüzüme öfkeyi yakıştırdığın için
ve sert öpüşmeyi garantilemek

İtiraz edersin

Şimdi ben desem ki
o kadın
-gözlük çerçevesi kalın
ve yüzüne yakışmamış olan-
fallarda seni yanlı/ş yollara sürüklüyor
kaybolacaksın
Ki muska yapmak için de çamaşır istiyormuş
ve üç makas
ve bohçasında gözyaşı dolu
birkaç hatıra
ve “gönlünden ne koparsa”
Hem zaten hafif demli bir çay
sana daha çok yakışıyor
ve Tanrı ile aracısız konuşmak
ve amin ile avuçlarını
yüzünde dolaştırmak
-desem ki çamaşırlarını görmek de
yalnız bana kalıyor-
Sırf tövbeyi bana bırakmak için
ve uzun sarılmayı garantilemek

İtiraz edersin

Şimdi ben desem ki
Paris deyip durmak
dudaklarını kötü gösteriyor
-aşk söz konusu olduğunda Paris’i düşünmez
ne Eckhart ne İbn Arabi ne de Şankara-
Hem zaten kaleler ve fillerle beraber
kalbini de nasibe katmak
sana daha çok yakışıyor
ve elif ile be’ye ayrı ayrı sarılmak
ve o elmayı elinin tersinde tutmak
-desem ki o zaman bileklerimde gezmen de
beni korkutmuyor-
Sırf Havva’nın kızı olduğunu göstermek için
ve abartarak sevmemi garantilemek

İtiraz edersin

Şimdi ben desem ki
isminin sessizliği hatırlatmamasını seviyorum
ve saçlarını uzun tutmanı
ve beni yoldan çıkarıp durmanı…..





Boş ver
Kamil abi ut çalıyor
Hadi seyretmeye gidelim günbatımını



Özgür SARAÇ / Râzı