1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
109
Okunma
görünmezlik pelerininle güzelim anadoluyu her tavaf ettin
seni ilkokul öğretmenin ilmiyle, seni peygamber kavliyle, seni; yaratmaya çalıştığım kalemin mürekkebiyle
sığınmaya çalıştığım mağaraların örümceği vardı beni müşrik bildiler
kati suretle ve dahi nenemin çocuk yaşta evlendiği üç beş çeyiziyle
derinlik gözlerine bakar gibi, malik başka bir kuyuya bakmış da kuyunun adı çıkmış sanki
nefertitin mücevherlerine hamd olsun ki seni hâlâ
gördüğüm ile düşündüğüm şeylerin arasına bismillah, düştügümle kalktığımın yarasına iştar
muhammed mustafa aşkına, gücümle alay eden geçim sıkıntısına, yahudilerin talepkâr tavrına
bildiğim birkaç bilindik sûreleri gittiğim bütün türbelere hibe ettim
kendim için isteyeceğim şeylere dilim dönmedi, eve döndüm -ev varılacak yer değildi-
eve geç gidilen pazar akşamlarına, dedemin gereksiz eşya depoladığı sandığına, maç yaparken kanayan diz kapağına
sevginin mezheplerce, dince, tince, kince aynılaştığını, bence, sence başkaca; kimce değiştirildiğini, biliyor olmak
mağrur duruşunla, mahçup cemilenle ve bilmem hangi tanrısal saçlarınla; kendini alemlere sevk ettin
allahın dış katmanla bunu donatırım dediği seçkisi
ciddiliğimi korurken yaşıyorken henüz, gardımı sırtımda unuttuğumla kaldım
geçtiğin sokaklardan, belki buraya basmıştır dediğim taşlara yüreğimle ayak bastım
sigara en çok sizin eve bakarken sigaraydı ve beni görenler senin o evde yaşadığını bilirdi
annemin göz yırtmalarından itinayla allaha sığınıyorum
sayısız gecelerde hesapsız kitapsız işlere kalkıştım örneğin; seni unutabileceğim yerlere koymaya çalıştım
insan sevdiğini ehliyetsiz üzerinde taşımamalı diye bir not
insanlara bakıyorum, kaygılarını görüyorum
onca peygamber hiçbir kavime değmemiş sanki
kıyısında kaldım gölgemin, yanisi;
kendimi aksak oynadım zalim seyirciler, gülebilirsiniz.