1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
143
Okunma
iki kişi, yüzü geniş yeri ayaklarıyla arşınlıyordu
bir şey.. en üstte kalemiyle tekliğimin altını çiziyordu
herkesten önce gelmek erken değil, geç sayılır
bağışladıklarımızın başkaları olduk
denilir ki; çorak yerler bolluğu iyi bilir
gül henüz gül iken, hiçbir kahvaltıya dahil değilken
babam henüz hiçbir mevcut hükümete küfür etmiyorken
delikanlılığım besbelli duruyorken omzumda
evinize uğrayan yolların ihtiyarı oldum
bu mahalle, sendeki endama göre çok ilkel
suratıma takındığın iki aynayla saçımı tarardım
de ki; marie antoinette pastayı ne yapsın
saçmadır fakat gereklidir, gereklidir çünkü yolumuzun üstüdür mezarlar
"ve rüya" uyanmanın dünüdür hüzünler
bünyeme iyi gelecek şeyler stokluyorum
aparatif yalnızlıklar, gülünç acılar
ıskalıyorken ölüm beni, adresim elinde değilken ölüm meleğinin
dik durup kuşanmam lazım ciddiliğimi
yaşımın ortasında yeşeren ve yeşermeye devam eden cevahiri idrak ettim
dolaysız, bağlamsız, kimsesiz sahikes sahih araçsız büyüyorum
büküldümse de her şeyi anladım
söylesene attığım taş hangi peygamberin mührüne çarptı da helaka uğradık?
içimin çekmecelerini, dışımın çizelgelerini varsa ki; hevesliyken sevmelerini
nerede unutmaya başladın
alıştığımız dünya, uyanmadığımız rüya
her yerde ilah, tam karşıda inandığımız hülya
büyümek değil, sürünmek değil, zamana meydan okumak; beklemek, beklemek ve defalarca beklemek..
(Bu şiir ve devamı kayda alınmadan silinmiştir, sizin de okumanızı beklemiyorum)
5.0
100% (2)