0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
59
Okunma
aldanma gördüğün tüm çiçekli kadınlara, hepsinin kalbi kırıldığıyla kaldı
diyaframımızı dolduran aziz esintiye, kararında bir akşam yemeğine ve bizi üzdüğünü hissettiğimiz kimselere hamd ederiz
sıkılmış canımız, hüzünlü bir yüreğimiz var deriz
kaldıysa biraz bizden geriye kırılganlığın tortusu, öfkenin pası, susmanın morluğu
eksik sözcükler, yarım kalmış cümleler, anlamı hiçbir caddeye çıkamamış hoşnutluklu evler
herşeyden mahrum bırakılmış çocukluğum ve nüshamı aslına yamamaya çalışan bazı katma değerler
yüzümde güller, gözümde günler güneşler
her şeyden ak, kavi ve mutlak
hiçbir kazanca benzemez sana mağlup olmanın tadı
alnımın çatısında cansız dudak izi
her ayna geçmiş bir tirat, her bakış sonsuz bir tiyatro
yüzümün beni en çok hatırlayan kısmı, en çok yabancılaşan yeri oluyor hep
içsel, tinsel ve ruhsal genetiği hep aynı, babadan oğula; isâdan çoğula kalıtsal aktarım
terkedilmişlik çamurumuza işlenmiş kod, yalnızlık ise kaburgamıza gömdüğümüz sahra
utançtır istekler ve arzular, sevişmekler utanç
birinde bir, yüzünde yüz, binin de bin utanç
haksız rekabetler, allahın desteklediği ve sevdiği
mukayese edilmeye muktedir simalar
kıyaslar
kıyaslamalar
sevgiyle el tutmalar, hasretle sarılmalar
provalı bir yenilgi gibi, işlenmiş cinayet gibi, kurulmuş zaman gibi
filizlenmek utanç, yeşermeler utanç
yenisi, yinesi, neyesi ve niyesi; iştahsız ölmek bu da utanç
insan kendi evliğine bir yer olmak istiyor
uzun metrajlı düşünsel faaliyetlerde kendini ipin ucunda veya uçurumun kenarında hayal edebiliyor
çünkü içinde bir yerde birine kanmanın kan tadını almış, kendini affetmeye hiçbir alan tanımamış yorgunlukları gizliyor
sırtında geçmişi taşımış izafi bedevilerce, iştara inanmak kâfi değil
dinlenirken hele benim gibi; vurulmak
ha koşmuşsun ha ölmüşsün, aynı şey diyemiyorum ama aynına çok benziyor
cami önündeki kimsesizliğime paravan aile arıyorum
allah refakatçim olsun, bu zihin bana dolu levha
küçük çaplı hesaplamalarda kıyamet senaryolarım var
bir kadını benimsiyorum, bir kediyi seviyorum, sonra oturup kendimden tiksiniyorum
kayıtsızlığım sayesinde dünyayı meşru bir zemine oturtamıyorum
birileri gitmek isterse diye kilidi değiştirmiyorum, kim ölecekse en önce ben oraya bırakıyorum kendimi
çarmıhıyla barışık hüviyetim ve kendime olan aidiyetim
sonra,
birazı gece olmak üzere, göğün ön yüzü.
kendini unutma;
çünkü seni en çok sen kaybedebilirsin