3
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
226
Okunma
-1-
bak sevgilim ta şurada, dışarıyı üzgün üzgün seyreden annem
kimsesi kalmadığı için akşam yemeğinin kaygısı yok
yalnız kaldığı için yalnız değil, yalnız olduğu için yalnız
kafanı kaldırıp öteye bakarsan, maneviyatı izole etmiş yedi perde önünde camii avlusunu görürsün
yatsı namazlarından sonra konuştuğum kızları, öğlen vakti beş rekat güreştiğim çocukları, akşam vakti kokusu üzerinde olan komşu yemeklerini ve daha neleri neleri
güneşlenen yaşlı hüseyin amcayı hiçbir şey yaparken, hiperaktif çocuğunu her şeyi yaparken görürsün
güzellik vaadeden kuaförü, fakat eski kafalarından dolayı hanımlarını dışarıya salmayan mahallenin abilerini görürsün
top gürültüsünden, çocuk sesinden hatta iç çekişlerimizden rahatsız olan hacı abiyi, kapısının üstüne çekilen dikenli telleri; tellerin üstünde top kalıntılarını görürsün
görürsün diyorum kör değilsin, çocuk gibi görürsün! yetişkin gibi değil
el attığı her şeye mağlup olan eniştemin bakımsız ev duvarlarını, rızkını karıncalara vakfeden ablamın çilesini, birkaç hafta gündemi meşgul eden yeğenimin -güzel yüzü hürmetine- türbe sayılan siyah beyaz gecekondunu görürsün
yüzünde ’deq¹’, ellerinde ve saçlarında kına kırmızılığı taşıyan, dillerinde peygamberi, kalplerinde allahı eksik etmeyen yaşlı teyzeleri..
görürsün diyorum da, görüyorsun değil mi
yoksulluğumuz eşit, boylarımız sabit, kilomuz aynı
annelerimiz anne, babalarımız hâlâ kaba
yaşamayı söktükten sonra biraz tökezlemiş olsak da dik durmak için cebelleşiyoruz
bak vallahi her şey o kadar ciddi ve zordu ki, hayret ettik
iyisini kötüsünü öğrendik, çirkinini fenasını dışladık
yapmayız dediklerimizin azizi olduk
az aşağıda üçyüzdoksanaltıncı sokak karşısında ’folie à deux²’ aynı kızları sevmesek de ayrı kızlar için çabaladığımız, ben diyim günlerce, sen san aylarca; ağladığımız, anladığımız bir dostun; eskitme, tuğla ve kerpiçten hallice avlulu bir ev
birimiz tümden gelen, diğerimiz tüme giden
ben bir şeyler öğrenmek isterken, o her şeyi bilen
allahtan başka kaybedecek bir şeyi kalmayan, sırt ağrılarına rağmen annesine veysel karani olabilen
görüyorsun ya sevgilim,
diz kapakları yaralı, başında atlas haritası benzeri yaraları olan, çelimsiz bir çocuk allahın gösterdiklerini görüyor
görüyorsun biliyorum, biliyorsun görüyorum, göre’biliyorsun
rivayetlerle doldurulmuş ’yaşamak’ adlı kitabın
bilmem kaçıncı sayfasına tiksinerek geçmiş bulunduk
akışta mümkün olan şeyler gerçekleşti, mucizeleri müşrikler tüketti, biz henüz fetret ehli
sınırlandık, köşeye sıkıştık, içimize tıkıştı platon
ilkel mağaramıza modern eller değdi, bizi kendi doğamıza yabanileştirdiler
yabanileştik diyorum, hastalıklı değil
yarım öğrendiğimiz ezberleri, tam bildiğimiz eksikleri, yeknesak, düz çizgi, hanisi; önümüze katarak yeni ayak izlerini, eskisini genişleterek yürüdük
idealist olmayışım yaşadıklarımın çoğul hayal kırıklıklarından mütevellit
suratıma bakarak kızmayıver..
bir gece vakti yüzüme takındığım kararlılıkla, damımızın üstünde yer edinen, paslanmış demirlere serpilmiş yemyeşil asmalığı gösterebilirim
çocukluğumun hiçbir kısmı onun dışında bütün hâlinden ayrı kalmadı
zaman makinesiymiş de sanki; babam tarih anahtarlarıyla yanıma uzanır peygamber ve ashablarını anlatırdı
çocukluğumu böyle bir evin içinde kurdular.
¹ - (Deq) veya Xal, Kürtlere ait geleneksel dövme kültürüdür.
² (folie à deux) iki kişilik delilik. genelde kendi içlerinde kapalı çiftlerde görülen, duygu düşünce, dünya ve benlik algısının ortaklaşması, giderek kendilik olayının çiftlik haline gelmesi
5.0
100% (2)