2
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
251
Okunma
dünya, üzgün ve mahçup hissedenlerin yerleşiği
umut pompalamak niyeyse sevişmek de o kadardı belki
gökyüzüne kulaç atmak, yeryüzüne sandal bırakmak, çoğalmak çoğalmak büyük bir kabahat sanki
şimdi doğrulduğum koltuktan, ecnebi insanların içine yayılan, usturuplu bir ayet gibi
sahteliği ispata muhtaç yerli peygamber edasıyla bakıyorum sana
onca kalabalığın iç içe gezip birbirine değmediği
yaraların iyleşmediği, acıların benzediği, ayakların sendelediği
seni özlemek insan işi değil vallahi billahi
oturup tahta bir iskemleye geçmişimi sırasınca ayıkladım
kaç kişi göç, kaç kişi bir akşam üstü, kaç kişi sekerât vakti
şimdi ben kimseyi incitmeden uzaklara dalıp seni zihnimde canlandırırken, dudağının köşesinde beliren kadınlık emarenden baba olduğumu bileyledim
seni hazmetmek köşelidir, seni idrak etmek ebreheli
varlığımın yorgunluğunu çok sonra sırtımın ağrıyan lokasyonuyla fark ettim
fark ettim ki; herkesle bitişik, benimle ayrı yeşeriyorsun
sinada, hirada, onaltıbinlik kirada ve yüksek mahcubiyetle; keskin bir korkuyla
allahın ismiyle, peygamber cismiyle ve davut’un en güzel sesiyle sığındım sana
yalnız olmak iletkendir, üzgün olmak yalıtkan
rebiülevvel miydi ahir mi, batıl mıydı zahir mi
içime devrildim, putlarımın yerlerini değiştir
ey! yeniliğe, serinliğe, karanlığa ve de derinliğe razı olan köle
her şey olmak isteyen fakat hiçbir şey olan çabalarımın efendisi
hatalarına modifiye taktırmış, papyonunla mahvoluyorsun
beklemek şehir olmuş direnmek ise gitmekli
ben burada tanışıklığım olmayan bir kavimle fevkalade bir isteksizlikle, açlığımla tokluğumla hiçbir betona çimento olmak istemeyişimle varlığımı koruyorum
eskiden cahil bir hevesle, kaviliği mutlak inançla, var güdümle senin hoşuna gidecek şeyler olmaya çalışıyordum
zaman ’bizceydi’ bir zamanlar, zaman bizce
bazı yaralar izafidir, bazı ağıtlar çok boyutlu
izlemek pencerelidir, özlemek menteşeli
5.0
100% (2)