0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
156
Okunma
Yeter artık bu kadar acı çektirdiğin,
her gün ruhumdan bir parça kopardığın.
Bir gün daha sensiz geçecek diye
kederle titriyorum,
bırak da gideyim artık.
Kaç gece daha yakacaksın canımı böyle?
Bırak… bırak da gideyim.
Madem sevmeyecektin,
neden gözlerinle yaktın içimi?
Bir çift bakışla ömrüme yangın ektin,
sonra da külüme sırtını döndün.
Her gece kendimle kavga ediyorum,
gözlerimden taşan sular
boğulmam için açılmış bir deniz gibi.
Ama sen yoksun…
ve ben hâlâ seni çağırıyorum,
kendi içimde yankılanan bir dua gibi.
“Unutursun” dediler.
Ama nasıl unutulur
ellerimden düşen sıcaklığın izi?
Bana ölümden beter bir hayat sundun,
yine de adını sayıklıyorum karanlıklarda.
Madem öldürecektin,
neden bana yaşamı tattırdın?
Madem gidecektin,
neden kalbimin ortasına ektin kendini?
Şimdi çekip gidiyorsun,
ama bilesin…
ben senden kopamıyorum.
Bir mahkûmum ben,
suçum seni sevmek.
Cezam, sensizlik.
Karanlık duvarlar arasından
yine de senin sesini duyuyorum.
Her kapı çalındığında sen sanıyorum,
her rüzgâr senin nefesin oluyor.
“Delirdin” diyorum kendime,
ama deli değilim
yalnızca yokluğunla paramparçayım.
Gözlerimi kapatınca
gülüşünde boğuluyorum.
Bir yangın var hâlâ damarlarımda;
söndürmek için değil,
beni kül etmek için yanıyor.
Sensizlik bir kıyamet,
ama ben o kıyametin ortasında
hâlâ sana sarılıyorum.
5.0
100% (4)