0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
93
Okunma
O gece her şey karanlığa bulanmıştı.
Beni çağırıyordun, sesin bu kez tüm evrende yankılanıyordu.
Beyaz duvarlara tırnaklarımı geçirdim.
Kan aktı… O kanın içinde senin suretini gördüm.
Hemşireler koştu, ellerimi tuttular ama ben o kanı bırakmak istemedim.
Çünkü o kan, senin dudaklarından düşen en son kelimenin rengiydi.
Bunu anlamalarını beklemiyordum.
Zira, anlamadılar. Hâlâ beni deli sanıyorlardı.
Ben deli değildim, sadece sana kavuşmak isteyen biriydim ben.
Doktor konuşurken duydum; ilaçların dozunu artırın dediler.
Duyuyor ama konuşamıyordum.
Sesim yok artık, çünkü bağırmakla susturulmak arasında boğazımı parçaladım.
Onlar duymuyor ama ben biliyorum: benim her çığlığım senin adını haykırıyor.
Aklımı tutamıyorum; kafamın içinde yıkılmış bir şehir var.
Her şey dağınık, binlerce iğne sinir uçlarımda.
İlaçlar kahrolası ilaçlar… düşünmemi engelliyor, hafızamı siliyor.
Çünkü sana gelmeme izin vermiyorlardı.
Belki delirmiş olabilirim, bilmiyorum.
Onlar mı haklıydı, ben mi? Ne fark eder ki…
Ama bu, senden vazgeçmek anlamına gelmezdi.
Zaten senden vazgeçmek delilikti; hatta deliliğin daniskasıydı.
Artık sanki hiç sabah olmuyor.
Uykularımın bile kanatları kırık.
Her gözümü kapadığımda sana açılan bir kapı yerine kendi kafatasımın karanlığına çarpıyorum.
Bir gece yine cam kırıldı, ansızın kendimi gördüm o parçaların içinde.
Yüzüm değil, gözlerinin yansımasıydı orada duran.
Ben parçalara eğildim, parmak uçlarımla tek tek topladım seni.
O an anladım: insan gözyaşını değil, sevdiğini toplarken delirirmiş.
Seni toplamaya zaman yetmedi… çünkü zamanı kaybettim.
Saat yok, gün yok, takvim yok.
Sadece sen varsın.
Sana dokunamayınca kendimi ısırıyorum, dudaklarımı kanatıyorum.
Çünkü acı, senin yokluğuna en yakın his.
Çünkü acı, bana hâlâ yaşadığımı hatırlatıyor.
Geceleri bağırıyorum, çağırıyorum.
Sesim koridorlarda yankılanıyor: beni artık zincirle bağlıyorlar.
Bırakın beni! diyorum. O burada! Onun nefesini hissediyorum!
Ama kimse inanmıyor. Hepsi kör, hepsi sağır.
Benimle değil, sanki benim hayaletimle konuşuyorlar.
Ve ben… ben artık kim olduğumu bilmiyorum.
Kendimi unutmaya razıyım ama senin adını silmeye asla.
Sen benim içimde kalmış son parçamsın.
O parça da giderse, ben sadece boşluk olurum.
Hayır! Hayır! Bunu istemiyorum!
Boşluk olmak, hiç olmak, kaybolmak, yok olmaktı.
Ben, ben seninle çıldırmak istiyorum!
Ben seninle ölmek istiyorum!
Ben seninle mezara sürüklenmek istiyorum!
Çünkü bu akıl, senin adını taşımadığı sürece zaten çoktan gömülmüş bir akıldır.
Ve ben bu aklı var sayacak kadar delirmedim henüz.
BEN DELİ DEĞİLİM…
Sadece sana kavuşmak isteyen biriydim ben.