Okuduğunuz
şiir
25.8.2025 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Sobe
Seher neşveli yarınım, Çizgisiz bir gül gibi gürler beşeri gülücüklere.
Beyaz bir güneşte doğayım sana, Saçımda efil efil kar, hırkamda suskunluğun nemi. Ayazlanan dudaklarımı bir ocakla ısıt, Tenimde su benekleri… Büyük bir ezginin dilinde, Sıcak çayın buğusunda hayallere yelken açalım.
Gözlerinin heyecanını aksettiren meclada, Bir akşam çavlanı gibi, Huyuma akıp ahenklenen yüreğimde. Gölgeye sinmiş bir lavanta hüznüyle, Sükutla örter içimdeki dilsiz namları.
En alaca kırmızılığında lebinin, Söküp atalım aklımızdaki görünmez duvarları. Tavrına mor ağaçların gülünü gizleyelim, Lav renkli hecelerin oyununda mahzun bir nevâ sızar içime. Gönlümün kenzinde saklı kalan o çocuk, Hicranı usulca sobe eder.
Vuslatın sayfası çalınır gam telimden, Bir serabın eşiğinde titrer tahayyülüm.
Derin denizlerin kalbinde, inci gibi parıldayan koylarda, Ben daima limana bağlı, Saf bir yelkenlinin hayalini taşırdım. Tuzlu nefesini kavurmak için, Sana kendi ördüğüm ışıkları bahşedeyim.
Ezgi ve nağmeler sürgünü müntesibinde şah eder, Gönül defterinin ilk yaprağında fısıltılar eser. Aheng ile dokunmuş rüzgârın lezzetinden sözler, Benimle saklan, gizlice, vakit üstü bir rüyada.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şairin gönül defteri kelimelerin kendini olduğu gibi bırakabildiği ender mahzenlerden biridir. O defter sadece mürekkep ile dolmuyor. Orada hüznünle var olmuş hatıralar, vuslatın özlemiyle kararmış sayfalar, tebessümle kıvrılmış satırlar da vardır. İşte orada çoğu zaman bir çocuk “sobe” diye fısıldar karanlığa, kimi zaman mor ağaçların gülünü saklar bir kıvrımında.
Şairin kalem tutuşu bir düşünme arzının, bir düş kurma inadının izini taşır. Onun objektifi daima iç dünyanın akislerini arar durur. Yeni şair gözünü dışa değil, içe çevirir. hayata değil, hayalin yansımasına odaklanır. Çoğu dizesinde gerçekliğin perdesini aralayıp rüyanın penceresini aralar. Bu yüzden her şiir, şairin “şiir kumbarasına attığı bir iç çekiştir, bir birikimdir, zamana karşı ödenmiş bir sadakadır.
Bir başka mecazla, bu kelime yolculuğu “şiir sandığına benzer. Bu sandık, taşlı yolların, uykusuz gecelerin, sükûtun ve serzenişin harmanlandığı bir kervanın yükünü taşır. Her imge, bu sandıktan çıkan bir hatıra kolyesi gibidir; incecik bir iple geçmişe bağlanır, geleceğe sarkar. Kimi zaman bir lavanta hüznüyle örtülür o sandık, kimi zaman inci gibi bir tebessümle açılır. Ama her daim içindekiler şiirin ve hayatın tortusudur.
“Şiir tarlasından söz edelim şimdi. Bu tarla, sabahın parıltısında serilen hayallere, akşam çavlanı gibi çağlayan duygulara ev sahipliği yapar. Şairin kelimeleri bu tarlada yeşerir. Kimisi yalnızlıktan beslenir, kimisi bir göz temasından. Her bir imge bir tohumdur ve bu tohumun büyümesi için acı da gereklidir, neşe de. Çünkü şiir, sadece güzellikten doğmaz, kırılmış bir kalbin kenarından sızan ışıkla da büyür, sessizce akan bir gözyaşıyla da filizlenir.
Şiir gezegeni ise tüm bunların döndüğü eksendir. Orada zaman farklı akar, kelimeler yerçekimsizdir. Her dize, evrensel bir yasa gibi işler. Şairin kurguladığı bu gezegen, okuyucunun nefes almaya çalıştığı bir atmosfere dönüşür. Duyguların sınır tanımadığı, imgelerin görünmez duvarları yıktığı bu yerde gerçeklik, düş ile barış içinde yaşar. Şair bilir ki şiir, hayalin en yüce biçimidir.
Hüzün mevsimi geldiğinde, şiirin gövdesi kışa keser. Şairin iç sesinde doğan ezgiler, şiir kervanının yolda olduğunu fısıldar bize. Bu kervan hayatın çölünden geçerken, aşkın ve kaybın gölgeleriyle sarar etrafını. Her mola yerinde yeni bir dize, her uğrakta yeni bir susuş yazılır deftere. Ve sonunda, vuslatın sayfası aralanır. Orada “gönlümün kenz'inde saklı kalan o çocuk” bir rüyada yeniden sobeler hayatı.
Şairin imge panayırında bütün bu metaforlar renkli bir geçit törenine çıkar. Ayazda donmuş dudaklar, sıcak çayın buğusuyla çözülür. Sözcükler, lav renkli hecelerin oyununa katılır; kimisi aşka dair, kimisi ölüme dair kıyısından geçer anlamın. Tüm bu imgeler sonunda okurun yüreğinde şiirsel bir sese dönüşür. Bazen bir yalnızlık notası olarak, bazen bir sevinç çığlığı gibi.
İşte şiir budur. ne tam anlamıyla açıklanabilir ne de sadece okunabilir. Şiir yaşanır, duyulur, sezilir. Ve şair, şiirin sadık müntesibi olarak, kalbini her defa yeni bir kelimeye rehin verir. Çünkü onun için şiir, sadece yazılan değil; yazıldıkça yaşanan bir gerçektir.
....
İlk dizesinden son dizeye kadar, duyguya keskin bir ustalıkla yedirilmiş imgelerle bezeli bu şiir, ruhu saran, zamanın ritminden azade bir alandır. O alan ki şairin kendine özgü sözcük coğrafyasıdır. Gören için bir manzara değil, bizzat deneyimlenmesi gereken edebi bir seyahat.
Evet, seher neşveli yarınım diyerek başlıyor şiir. Ne güzel.. Henüz gün doğmamışken içimizi aydınlatan bir müjdeyle. Aklın kılcallarına işleyen bu dizeler, "şair" kimliğinin ötesinde, bir şiir kazıcısını gösteriyor bize. Çünkü bu dizelerin altına inmek, yüzeyde kalan anlamlarla yetinmemek gerekiyor. Derinlerde bekleyen cevher yüzeye çağrılmayı bekliyor. Bu ise sabır ve sezgi gerektiriyor. O cevheri çıkarıp bir bilinç haline dönüştürmek ise şairin asıl meziyeti.
Her imge bir Göz kamaştırıcı. Bir damla lavanta hüznü, bir avuç karın saçlara sinmiş serinliği, içli bir çayın buğusunda kaybolan hayaller... Bunlar sadece manayı değil, sesi, kokuyu, dokuyu da taşıyor okuyana. Sobe, aslında hem bir çocuk oyunu hem de bir içe dönüş çağrısı.
İşte bütün bunlar, şiirin ardında yer alan estetik örgüyü örüyor. Şiirdeki her motif renkler, kokular, mevsimler birbiriyle temasta, ama hiçbir zaman gürültülü bir kalabalık oluşturmuyor. Mor ağaçların gülüyle gizlenen tavır; vuslatın gam tellerini titreten hüznü, denizin kalbindeki inci koylar. Tüm bu imajlar, şairin kendi kelime mimarisiyle kurduğu evrenin yapıtaşlarıdır. Bu evren, rastgele değil; “imamesine itaatle bağlanmış düşünceler” gibi düzenli ve bilinçli bir zincirleme.
Her şairin bir markası vardır. Bu şiirde söz konusu olan marka, “TESBİH.” Ama sıradan bir dini objeden ziyade, burada Tesbih bir yapı simgesi. Şairin kelimeleri, tıpkı bir Tesbihin taneleri gibi “şakır şakır” ilerliyor. bir düzen, bir ritim, bir anlam taşıyor her biri. Tesbi'hin ipi koparsa her şey dağılır.
Sonuç olarak, “Sobe” bir şiirden çok daha fazlasıdır. Bir düşünce haritası, bir duygu defteri, bir çağrı, bir mistik pusula. Şair, kendi lügatini oluşturmuş, o söz varlığını kendi ruh iklimiyle yoğurmuş ve okuru da o iklime davet etmiştir. Kimileri bu şiiri sadece bir metin olarak okur geçer, ama arayanlar için bu metinler, bir hayat tahayyülünün içli ve incelikli temsiline dönüşür.
Her dizesi sabırla örülmüş bir zaman ilmi yine.
Duygunun kaptanı olmak kolay değildir. Herkes yazabilir, ama herkes yön veremez. Şair ise hem yazar, hem yön verir; okurun kalbine, kendi iç denizine ve belki de zamansız bir zamana doğru.
..... Tesbih Şair.
O sözcüklerden saraylar kuran bir duygu ustasıdır. O, hissi incelikle işleyip ruhun dokusuna nakşeden bir zanaatkârdır. Hemen her şiiri onun içinden süzülüp gelen bir maden gibidir; işlenmemişken kör, işlendiğinde çok parlayan.
O, Öfkeyi bir tül gibi inceltir, sevinci damıtılmış bir ışıkla yoğurur. Hüzün, onun elinde yontulmuş bir mermer gibi zarifleşir. Aşk, altın varaklı bir vitray gibi ruhun duvarına yerleşir. Onun kalemi bir çekiç gibi indirip bir fırça gibi okşar.
Şiirle kurduğun bu derin ilişkiyi bu denli incelikle her zaman tahlil etmen ve beni her şiirimde onure etmen ,ruhuma açtığın en büyük penceredir sevgili Ramazan şairim.
Kıymet veren yüreğine ve dil alfabene yürekten yürekçe teşekkürlerimle.
Şiirime el uzatan dostluğuna minmettarım. Biliyorum ne söylesem biraz eksik kalır.
Ama beni anladığına eminim. Ki anlaşılmak ne güzeldir. Tesbih tanelerini bir inci gibi toplarken.
Minnetle ve sevgiyle 🌙
....
Teşekkür ederiz Ay yüzlüm😊 değerli gelişinize selamlar olsun.
Şiirle kurduğun bu derin ilişkiyi bu denli incelikle her zaman tahlil etmen ve beni her şiirimde onure etmen ,ruhuma açtığın en büyük penceredir sevgili Ramazan şairim.
Kıymet veren yüreğine ve dil alfabene yürekten yürekçe teşekkürlerimle.
Şiirime el uzatan dostluğuna minmettarım. Biliyorum ne söylesem biraz eksik kalır.
Ama beni anladığına eminim. Ki anlaşılmak ne güzeldir. Tesbih tanelerini bir inci gibi toplarken.
Minnetle ve sevgiyle 🌙
....
Teşekkür ederiz Ay yüzlüm😊 değerli gelişinize selamlar olsun.
Canım önce gününü tebrik ederim rahatsızlığım nedeniyle uzun uzun yorum yapamayacağım ama sen zaten bendeki yerini biliyorsun diye düşünüyorum sevgiler yolluyorum
Nurefşan. tarafından 26.8.2025 22:05:34 zamanında düzenlenmiştir.
Şiirin, kendine has akıcılığı, anlamı ve özgünlüğü mevcut. Bir hayli de methiye yazılmış. Yazanlara ben de katılırım. Sadece bazı kelimelere takılıp bir türlü ilerleyemedim. Bir ırmağın ortasındaki kayalara çarpar gibi. Dönüp dönüm bu arkaik kelimelerin kullanımının doğru mu, yanlış mı olduğuna bakmak zorunda kaldım. Misal: "mecla" mir'at, ayna ...dilsiz "nam"ları: dilsiz sesler, musiki, içinden söylenilen şarkı. "nam = nağme" Böylesi çok az kullanılan kelimeler yanında "çavlan: 'şelale'" gibi güncel Türkçe kelimelere de yer verilmiş. Bu arada bazı kelimeler aslına uygun yazılmış. "...serâb"da olduğu üzere. Günümüz Türkçesinde "serap"ta şeklinde yazar ve söyleriz. Takıldıklarımı aşınca "çavlanlar" gibi akıp geçti dizeler. Takdir şairin tercihine mahsustur. Saygı ve selamlar.
Beyaz bir güneşte doğayım sana, Saçımda efil efil kar, hırkamda suskunluğun nemi. Ayazlanan dudaklarımı bir ocakla ısıt, Tenimde su benekleri… Büyük bir ezginin dilinde, Sıcak çayın buğusunda hayallere yelken açalım.
Tebrik ederim günün şiirini ve şairini sevgilerimle
Dün kaç defa geldim bu şiire, bugün kaç kere daha gelirim bilmiyorum. Günümün şiiriydi, günün şiiri oldu. Tebrik ve güzel şiir için teşekkür. Saygılarımla.
Vuslatın sayfası çalınır gam telimden, Bir serabın eşiğinde titrer tahayyülüm.
Tekrar tebrik ediyorum sevgili tesbih güzel şiirini. Işığın gelişidir o, ışık da titrer alev alev. Okuyucuyu sobeleyen şiire ve şairimize selamlar. 🌾👌🌺
Şiir, duygusal yoğunluğu ve renkli imgeleriyle bir aşk ve vuslat yolculuğunu zarifçe aktarıyor. Doğa ve renk metaforlarıyla duygu ve hayal iç içe geçirilmiş; ritim ve dilin melodik akışı okuyucuyu içine çekiyor.
Şiir zarafet timsali gece gibi duruyor karşımda. Onunla konuşmak istiyor kalbim. Bir yandan vakit geçiyor. Öbür yandan içimdekileri dökemez isem ateşe değdi değecek ellerim.
Şiir davet ediyor. Ben de şiirin davetine icabet edercesine şiirin parıldayan ışığını baş köşeye koyuyorum.
"Benimle saklan, gizlice, vakit üstü bir rüyada."
Bu nasıl da kulağa hoş gelen bir dize. Her şey vakit üstü bir rüyada tüllenmiyor mu?
O halde sobelenmeden önce bu şiirin ahenginde yarın gün doğarken kapımız açık olsun.
Yine müthiş imgeler, tasavvuf ve romantizm birlikte yürüyor sanki. özlemle yoğrulmuş bir vuslat hayalini anlatıyor; sevgiliye kavuşma umudunu, doğanın sembolleriyle süsleyerek içsel bir yolculuğa dönüşmüş. Dilin zenginliği de göze çarpıyor, sadece Türkçeden yararlanılmamış, dilimize giren Arapça ve Farsça unsurlar da kullanılmış, bu da şiiri daha cazip kılmış. Emeğini kutlarım sevgiler
Başlık içeriye işaret ediyor "Sobe" diyerek; ama şiirden çıkartılması o kadar da basit değil: Çocukluğun saklambaç oyunu. Aşk ya da vuslat saklambaç gibi saklanmış şiirde. Üç kelime söyle deseler: Aşk, hüzün, saklambaç derdim. Güzel şiir. Saygılar.
Her şey istediğin gibi olsun sevgili tesbih. Umutlar bir seher vakti sobe desin kapında. Bir bardak çayın sıcaklığında erisin yüzündeki tebessüm sevince karışıp. Tebrik ediyorum.🌾🤲
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.