0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
56
Okunma
Küçük avuçlardan düştü taneler,
Nar gibi değil yalnız,
İnci gibi parlayan,
Göğe yükselen adımlar gibi.
Her inci tanesi,
Bir çocuğun gülüşünden doğdu.
Toprağa düşer düşmez
Melekler aldı kucağına.
Gazze’nin dar sokaklarında
Oynayan o minik bedenler,
Bir an sustu,
Ama gökte şarkıya dönüştü.
Her tanecik,
Bir dua incisi oldu.
Kırmızıya bulanmış kabuğundan
Rahmet ışığı saçıldı.
Toprak onları gizlemedi,
Göğe bir köprü yaptı.
Ve her köprünün üstünden
Bir inci parladı.
Ey sevgili,
Senin bakışların da bir inci gibidir.
Karanlıkta bile ışır,
Her yarayı onarır.
Göğe yükselen inci taneleri
Birer şehadet damlasıydı.
Karanlığı delip geçen
Nurdan yıldızlara dönüştüler.
Bir tanesi Dicle’de parladı,
Bir tanesi Fırat’ta ışıldadı.
Hepsi birleşti sonunda
Rahmet denizinde.
İnciler, annelerin duasıyla dizildi,
Bir tesbih oldu ellerinde.
Her çekilen tanede
Bir “âmin” yankılandı gökte.
Toprak şahitlik etti:
“Bunlar sadece çocuk değil,
Cennetin en saf taneleri,
Göğe yükselen incileridir.”
Ey sevgili,
Senin sözlerin de inci tanesi gibi
Yüreğe düşer,
Ve orada cenneti yeşertir.
Göğe yükselen inci taneleri
Asla kaybolmaz.
Çünkü cennetin bahçelerinde
Onlar sonsuz bir ışıktır.
Ve biz biliyoruz ki,
Bir gün yeniden toplanacağız.
O inciler gibi parlayarak
Rahmetin denizinde buluşacağız.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(18 Ağustos 2025)