2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
295
Okunma
Eski Mahallede Yağmurlu Günler
Yağmur inerdi ince ince,
Sokaklar çamur, ayakkabılarımız ağır.
Üstümüz başımız ıslanmış,
Pantolon paçaları balçığa bulanmış,
Annemin sesi kapıdan duyulurdu:
“Yine çamura mı battınız, çıkarın hemen o ayakkabıları!”
Elinde oklavası, ayağında terliği,
Bir kızardı, bir gülerdi ardından.
Delik çoraplarımızı görse içi sızlardı,
Ama sofraya oturduğumuzda
O kızgınlığın yerini şefkat alırdı.
Eski evimiz… kerpiç duvarlı, kiremit çatılı,
Soba başında toplanırdık akşamları.
Babam kapıdan içeri girince,
Biz çocuklar hazır ola geçerdik saygıyla.
Sofra açılırdı, dua edilirdi,
Ekmeğin yanına sevgi konurdu o zamanlar.
Bir köşede tüplü televizyonumuz vardı,
Hep bozulur, ekranda karıncalar koşuştururdu.
Babam bir yumruk vurunca üstüne,
Sanki dile gelirdi televizyon:
“Tamam usta, devam ediyorum yayına…”
Biz gülerdik, o da göz kırpar,
Küçük bir mucize yaratmış gibi.
Gök gürlerdi bazen,
Şimşek pencereden içeri ışık gibi girerdi.
Korkardım ama belli etmezdim,
Yatağımın ucunda yatan Barış’a sarılırdım.
Köpeğim… beni görünce koşarak gelirdi,
Çamurlu patileriyle üstüme atlar,
Kızardım, sonra boynuna sarılırdım gizlice.
Okul günlerinde defterim bitince,
Silgiyle siler yeniden yazardım.
Kâğıdın üzerindeki gölgeler,
Eski yazılarla yeni dersleri birleştirirdi.
Ama biz bilirdik, eksik defter değil,
Eksik olmayan hayallerimizdi.
Şimdi geriye bakınca,
O yağmurlu sokakları, o çamurlu elbiseleri,
Annemin kızışını, babamın ustalığını,
Barış’ın sevgi dolu bakışlarını,
Ve bir yumrukla canlanan televizyonu özlüyorum.
Her şey daha basit,
Ama daha gerçekti o zamanlar.
Toprak kokusu, soba sıcaklığı,
Birlikte edilen dua,
Ve gökyüzünden gelen şimşekler…
Hepsi kalbimde hâlâ capcanlı,
Eski mahallemin unutulmaz türküsü gibi.
Ask-i-Divane
5.0
100% (5)