0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
81
Okunma
Gönlümün çarşısında
Bir kervan geçti,
Adınla mühürlü sandıklar
Ve senin sessizliğinle dolu.
Bülbül, gülün kapısında sustu,
Kokusu solmuş yapraklarda
Bir zamanlar gizliydi cennet,
Şimdi mezar taşları kadar soğuk.
Ateşin rüzgârla konuştu,
Küllerim göğe savruldu;
Ben hâlâ aynı hanın avlusunda,
Bir sonraki baharı bekliyorum.
Ey hicran yolcusu,
Ne götürdün benden?
Sadece kalbimi değil,
Ona inanan çocuk yanımı da.
Gece çökerken Semerkand ufkuna
Ay, suya düşen yeminlerimi dinledi;
Ve anladım
Bazı yollar, dönmek için değil
Unutmak için var.
Günler, un ufak ekmek kırıntıları gibi
Zamanın rüzgârında savruldu.
Her biri seni getirecek sanırken,
Her biri biraz daha uzaklaştırdı seni.
Yollar toz oldu, ayak izlerin silindi;
Sesin, kuyunun dibindeki su gibi soğudu.
Bir tek, adının yankısı kaldı
Kapanmayan yaralarımın duvarında.
Artık ne bekleyişim var ne gidişim,
Sadece suskun bir seyirciyim kendi ömrüme.
Gözlerim, baharı aramıyor artık;
Sonbaharın elleri daha sıcak geliyor.
Ve bil ki,
Bir gün rüzgâr yine kapımı çalarsa
Kervanını değil,
Küllerimin sessizliğini bulacak.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(12 Ağustos 2025)
5.0
100% (1)