0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
63
Okunma
Gözlerim, senin ufkuna bakarken kırıldı,
Denizler, rüzgârıma küstü o günden beri.
Bir sınır çizildi içime
Ve sen, pasaportumda mühürsüz bir ülke oldun.
Ellerin, bir zamanlar sığınağımdı,
Şimdi çöl fırtınası gibi iz bırakmadan geçiyor.
Gözlerindeki sıcaklık,
Artık en soğuk kış gecelerinin dargınlığına dönüştü.
Sözlerin, ruhumun haritasında
Bütün yolları kapatan taş duvarlar ördü.
Yürüdüm, yürüdüm…
Ve her adımda biraz daha kendimden uzaklaştım.
Ey kalbimi terk eden yolcu,
Ne kaldı geriye bizden?
Birkaç paslı anahtar,
Ve açılmayan kapıların hikâyesi.
Artık dizelerim,
Şehirleri, ülkeleri, zamanları aşıyor;
Ama hiçbir kelime
Senin suskunluğunu geçemiyor.
Ve ben, gecelerin sığınaklarında
İsmini fısıldayan rüzgâra tutunuyorum.
Gölgem bile benden kaçar oldu,
Ay bile yüzünü saklıyor penceremden.
Bir zamanlar birlikte çizdiğimiz haritalar
Şimdi yanık kenarlarıyla rulo hâlinde,
Kütüphanemin en uzak rafında uyuyor.
Dokunsam da uyanmıyor,
Çünkü o yolların ışığı çoktan söndü.
Bil ki,
Yıkılmış şehirlerin ortasında bile
Bir gül filizlenir bazen;
Ama bizden geriye kalan toprak
Artık hiçbir tohumu tutmaz oldu.
Artık bilirim,
Bazı yollar haritada değil,
Yaralarda başlar.
Ve bazı ayrılıklar
Sadece iki kalbi değil,
Bütün bir ömrü sınırların dışına sürgün eder.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(12 Ağustos 2025)
5.0
100% (1)