0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
56
Okunma
Susuyorum...
Çünkü söz yetmiyor artık.
Ne anlatsam eksik,
Ne dokunsam yıkılır gibi içim.
Ben bu sükûtu bir hece değil,
Bir secde gibi taşıyorum içimde.
Dua ediyorum...
Ama kelimelerle değil.
Bir bakışla,
Bir iç geçirişle,
Göz ucunda titreyen sabırla.
Çünkü bazı dualar ağızdan değil,
Yaradan’a doğrudan geçer.
Sustum,
Çünkü anladım
Bazı dertler dillendikçe büyür,
Bazı umutlar susunca yeşerir.
Ben öyle sustum ki,
Kalbim konuştu.
Öyle dua ettim ki,
Gökyüzü eğildi üstüme.
Birine “kal” diyemedim,
Ama her adımında içimden “gitme” geçirdim.
İşte o da bir duaydı:
Dilsiz, hesapsız, beklentisiz...
Dualarım ne ses istedi,
Ne şahit...
Ben Rabbimi sessizlikte daha çok duydum,
Çünkü en çok içimdeydi O.
İnsan vardır,
Yüksek sesle dua eder de yüreği uzaktır.
Bir de vardır,
Hiç konuşmaz ama duası göğe nişanlıdır.
Ben işte o suskunlardan oldum.
Her yalnızlıkta bir dost ismi fısıldadım içimden,
Ama kimse duymadı.
Ve ben sustum...
Çünkü her ismin üstüne “amin” yazmıştım çoktan.
Kalabalıklar içinde yalnız kalınca,
Anladım ki dua,
İnsan sesinin değil,
Ruhun titremesidir.
Geceleri en çok dua büyütür,
Gözyaşlarıyla sulanır en çok istek.
Ve ben ne zaman ağlasam,
İçimden “beni bırakma” geçerdi,
Kimseye söyleyemediğim…
Ben sana dua ettim,
Sen bilmeden.
Adını anmadan,
Ama varlığına en çok yaklaştığım yerde.
Çünkü dua,
Bazen sevdiğini Allah’a emanet etmektir.
Ve şimdi bil ki:
Bu şiir bile bir dua değilse,
Sessizlikten doğmuş bir yakarıştır.
Ne söze ihtiyaç duyar,
Ne cevaba...
Zira bazı dualar,
Sadece kalpte kalmak içindir.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(5 Ağustos 2025)
(Ben kelâmı bırakınca başlamıştım asıl söylemeye. Sessizliğimle dua ettim, aşkla karşılık buldum.)
5.0
100% (1)