1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
202
Okunma

Bir sabah uyanırsın,
Sevdiğin gitmiştir.
Önce kalbin ağrır, sonra çayın demi değişir,
Sonra… bir bakarsın,
Yalnızlık da koyar bardağa iki şeker.
Bir şehre taşınırsın,
Sokaklar yabancı, insanlar telaşlı,
Bir durak yanlış inersin,
Ama sonra... o yanlış, yeni bir hikâyeye çıkar.
Yani alışırsın;
En çok da yanlışlıklara.
İlk başta yabancıdır her şey.
Rüzgâr bile yüzüne farklı eser.
Ama zaman dediğin, ustadır —
İnsanın içine sessizce dikiş atar.
Yavaşça tutar içini,
Hiç hissettirmeden, hiç sormadan.
Alışmak, bir mucizedir;
Ama kimse gelip de "şimdi başlıyoruz" demez.
Sen başlarsın,
Çünkü hayat, bekleyeni değil, uyum sağlayanı sever.
Bir gün kayıplara alışırsın,
Bir gün varlıklara…
Bir sabah "ben bu evi sevmem" dersin,
Bir ay sonra penceredeki sardunyaya ad koyarsın.
İnsan budur işte.
Kök salmazsa da yaprak verir her yerde.
Bir çocuğun ilk okul günü,
Titreyen elleri, ıslak gözleri…
Üç gün sonra teneffüste en yüksek ses o bağırır.
İşte hayat bu:
Başta korku, sonra kahkaha.
Dertlere de alışır insan,
Sevgiye de.
Bir boşluğa alışır önce,
Sonra o boşlukta bir dua tutar:
“Allah’ım, beni unutma.”
Alışmak; unutmaktan farklıdır.
Olanı unutmazsın,
Ama onunla yaşamanın yollarını öğrenirsin.
Gülümsemek, bazen çaresizlik değil,
Hayatla uzlaşmanın nezaketidir.
Ve gün gelir,
Hiç alışamam dediğin ne varsa,
Bir cümleye dönüşür:
"Vardı bir zamanlar… şimdi iyiyim."
5.0
100% (1)