0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
83
Okunma
Bir ay ışığı düştü avuçlarıma,
Üşüyordu…
Geceden kalma bir hatıra gibi,
Ne sen vardın,
Ne adını söylemeye cesaretim.
Kaldırımlar susmuştu,
Gölgen bile adım atmıyordu artık.
Kırık bir camın kenarına çizilmiş
Bir vedanın en ince çizgisi gibiydin.
Ve ben…
O çizgiyi her gece yeniden yürüyordum.
Sokak lambaları solgun,
Pencereler perdeli,
Kimin kime sustuğu belli değil…
Bir sen,
Bir ben,
Bir de unuttuğumuz her şey
Yalnızlık kadar anlaşılırdı.
Ay ışığında yıkanan bir yemin vardı
Boğazımda düğüm,
Kalbimde sır…
Bir yarayı anlatmanın en sessiz haliydin sen.
Sesin, bir keman tınısı gibi
İçime işliyor,
Sustukça daha da büyüyordu.
Belki de aşk;
Bir çayın soğumasına bile razı gelebilmekti.
Sen gelmedin,
Ben beklemekten değil,
Unutmamaktan yoruldum.
Yastığımda senin düşlerin,
Dolabımda asılı susuşların vardı.
Ve kapı…
Hiç açılmayacağını bildiğim halde
Her gün yeniden bakardım,
Belki bir “gözlerinle” karşılaşırım diye.
Ay her gece aynı yerdeydi,
Aynı yaraya ışık tutuyordu.
Ama biz…
Aynı yerde susamadık.
Aynı boşluğa yaslanamadık.
Aynı dua için
Hiçbir zaman
Aynı dizlere çökemedik.
Ben seni,
İçime gömdüğüm yerden değil,
Her gece yıldızlara anlattığım yerden sevdim.
Orada kal,
Orada kal ki…
Bu dünya sana dar gelmesin.
Ben sustum…
Çünkü söyleyecek hiçbir cümle,
Gözlerine denk düşmüyordu.
Ay ışığı düştü yüzüme
Bir ismin kaldı…
O da gecelerde yankı.
5.0
100% (2)