0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
90
Okunma
Dağların rüzgârı,
Bozkırın yaslı çığlığıydı bir vakit.
Ama şimdi,
Her esinti bir müjdeydi:
Türk, yine göğe bakıyor,
Kutlu yurdunu arıyor!
Kurt’un İzinde Yürüyenler
Kutluk Kağan,
Yalnız bir komutan değil,
Bir milletin dirilişiydi.
Gecenin karanlığında
Kurdun gözlerini izledi,
Ve dedi ki:
“Yol, kanla çizilir ama
Adaletle anlam bulur!”
Göktürk Sancağı,
Gök rengini
Kurt’un izinden aldı.
Yıldızlar altında
Bir hilal gibi yükseldi:
Yalnız mazinin değil,
İstikbalin nişanesi olarak...
Kutsal Yazıtlar, Kayıp Yeminler
Orhun’un kıyısında yazılan her söz,
Taşa kazınmış dua gibiydi:
“Ey Türk, titre ve kendine dön!”
Diye haykırdı her harf,
Sadece geçmişe değil,
Geleceğe de işaret etti.
Bilge’nin sözüyle,
Tonyukuk’un aklıyla,
Kül Tigin’in yiğitliğiyle
Yeniden kuruldu o mukaddes otağ:
Sadece düşmanı değil,
Zulmü de dize getiren bir hakanlığın otağı.
Kut’un Mührüyle Yükselen Kağanlık
Artık yalnızca bir devlet değil,
Bir medeniyetti Göktürkler!
Ağaçtan yaylar, demirden zırhlar,
Ama en mühimi:
Adaletten örülü bir taht vardı.
Ve Kutluk Kağan şöyle haykırdı:
“Benim milletim,
Bana itaat ettiği için değil,
Beni hak bildiği için kağandır!”
Söz, atın nallarıyla yazıldı toprağa,
İnanç, sancakla kazındı göğe.
Ve bir millet,
Kurt’un iziyle yürüyerek
Tarihe yeniden yön verdi!
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(18 Temmuz 2025)
5.0
100% (1)