0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
71
Okunma
Ey aşk!
Sükûtun dilidir bazen,
Ve dilin secdesi olur en çok sustuğunda...
Sana her baktığımda,
İçimden dökülen cümlelerin dili yetmezdi.
Türkçem susar,
Arapçam dua olurdu,
Ama asıl kalbim konuşurdu
Farsça bir şükür gibi...
Ey kalbimin en mahrem köşesi,
Seninle konuştum en çok
Allah’a sessizce,
Ve şükrettim;
Ne için değil,
Kim olduğun için…
Sana şükretmek;
Bir ömrü aşkın sadrında kıble eylemekti,
Bir harfi,
Yüreğime yazmak değil,
Secdeye gömmekti.
Ben seni
Ne zaman düşünsem,
Kalbimde bir rubâî mırıldanır rüzgâr.
O rüzgârda Hafız gibi yanarım,
Mevlâna gibi dönerim,
Sâdi gibi beklerim seni
Gelmeyecek olsan da.
Şükür ki seni tanıdım,
Şükür ki yüreğimin üst katına kuruldun.
Ben seni öyle sevdim ki
Adını anmadan dua etmeyi günah bildim.
Ve her duamda
Adın bir kehribar gibi
Kalbimin tesbihine dizildi.
Ey Farsça duam,
Ey secdeye gömülmüş harflerimin sultanı,
Ben seni kelimelerle değil,
Kalbimin yalnız bildiği bir dille sevdim.
Bir gün sana,
“Adını dilime doladım” demeyeceğim.
Ama bil ki
Kalbime Farsça bir dua gibi yazıldın.
Ayet gibi geldin,
Ve ben senin aşkını
Secdede meâl meâl ezberledim.
Zamanla sustum insanlara,
Sadece Allah’a anlattım seni
Ve kalbimin içinde
Gözyaşıyla yazılmış bir “elhamdülillah” oldun.
Ey aşk,
Ey içinde Farsça şükür gizli olan dua,
Ey turuncu göğe yazılmış en güzel isim;
Senin için ettiğim tüm dualar
Kalbimin göğe açılan penceresiydi
Ve her şükür,
Seni hatırlatıyordu bana...
Ben, seni
Bütün lisanlardan öte
Bir “hamd” gibi,
Bir “hu” gibi
Ve her şeyden çok
Aşk gibi bildim.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(18 Temmuz 2025)
5.0
100% (1)