2
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
247
Okunma
"ruhu yorgun bir seyyahım,
cenneti ararken kül olmuşum.."
kayıp olan her şey bir düşte gizlidir
ve düşler,
hafızasıdır uykunun...
düşlerime iliştirdiğin iltihapları
sökmez bilinen hiçbir ilaç.
zaten okunmuş öyküye düşmüşüm;
merak etme şimdi ölüp kapında kalmam,
ben,
seni gördüğüm gün çoktan ölmüşüm...
esresi eksik besmelerle andın adımı,
sırf seni görmek için açtığım gözlerimi
başkalarının bakışlarında,
kirpik uçlarından ateşe verdin...
oysa daha yazılmamış bin şiirim vardı.
bulgur kemiren uç uç kuşlarım,
yaşarım sandığım günlerim vardı;
yok sayıldığım, varamadığım,
yenilmiş yarınlarım...
"çarşamba pazarında salı günü
tezgâh açtın adıma,
ilk sorana dileklerime kadar sattın beni."
incecik yağmurlar,
koca koca bulutlarda saklanırken;
söylenmiş yalanlar,
"seviyorum" örgüsüyle aklanırken;
düştüğüm hastalığın
çaresi adınken,
yapraklarını dökmek yerine
dallarını kırdın kalbimde...
sen diye yeşillenen ormanlarımın.
oysa!
neyse... söz duymaz kulaklara,
söz edecek dudak kalmadı ısırmaktan.
yutkunuma yumru ettiğin nefesimi
son nefesim kabul edeceğim.
daha ne kadar yaşarım, yaşatan bilir.
olur da sorulursa:
bugün öldüm, diyeceğim...
İsmail Yılmaz
5.0
100% (5)