0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
58
Okunma
Ey çağın içinden yürüyen sancaktar,
Adımını bastığın yer hâne olur ümmete,
Ve her izinde
Anadolu yeniden doğar.
Sen bir davanın ferasetle yoğrulmuş yüreğisin,
Sadece yiğit değil;
Bir alperen,
Bir uç beyi,
Bir devlet duasısın.
Kudüs’ün minberinde Selahattin’in sesiyle
Cend’te doğan güneşsin;
Kanunla şekillenmiş,
Kanla mühürlenmiş
Bir cihan devletinin cevherisin.
Kartal bakışlı bir cengâversin sen,
Bâla bir yüreği şehit kanıyla yoğurmuşsun;
Her secdende semâ inlemiş,
Her duan da bir muştu doğmuştur.
Kutlu zafer, teslimiyetin terinden yükselir,
Fatih gibi
Surların değil, kalplerin fethidir mühim olan.
Abdülhamid Han’ın yalnızlığına
Bir teşkilat gibi sabır giydirmişsen
Bil ki, cihan hâkimiyeti
Zamanla değil adımla gelir.
Sen ölümsüzlük arayan erenlerden misin?
Kanunla konuşan, ferasetle susan,
Yeminini semâya yazdıranlardan mı?
O vakit bil:
Her sığınak seninle yurt,
Her hâne seninle devlettir.
Ve göğe doğru yükselen her secdede
Yüzyılların yükü taşınır.
Yürüdüğün yolda şehit kanlarıyla sulanmış
Bir sancak taşınıyor:
Kökü Alparslan’a,
Gövdesi Osman’a,
Gölgesi ümmete düşer.
Bu yol, dönüşü olmayanların yoludur.
Bu dava, cihanı adaletle kuşatma davasıdır.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(9 TEMMUZ 2025)
(Ferasetle yürüyenlerin yeminidir bu:
Sonsuzluğa, sancakla yükselmek.)