0
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
317
Okunma

duvarlarım vardı
kendimden önce.
mişli geçmiş anlarda
zamansız zamanlarda
tüm yaşanmışlığıma
özel ördüğüm..
kendime
geç kalmışlığımda
belki ondandı.
hani mazeret
göstermeksizin
ilk vesaiti..
kaç mola yerinde
teğet geçtim
posta kutularını
ve kaç gece
salondaki çek yat
tanık oldu
sessiz/çılgınca
ihtilallere..
sesine,
yabancı bir ses
hapsediyorum,
tüm sessiz
çığlıklarıma inat.
el işaretiyle
sorguluyorum...
neredesin?
yetim sesime düşen
bir aşktın sen.
şehrin gölgelerinde
ıssız sokaklarında
adam ve kadın
kıyılarıma
çektiğin sandal
hazırdı
seni götürmek için.
eski bir bedende
ruhunu arayan
kırık bir
ayna yüzüydü/
yüzün ki
ne ilk fırsatın,
ne de sondu
kaçmak için
o şehrin
sönmemiş
ışıkları içinde
bir adamın
gölgesinde.
kelimelerinde,
geçmişten gelen
biriktirdiğin
bir öfke vardı.
ve mabedinin
duvarlarının
nasıl yıkıldığını
izliyordun ki
iki ten geçmişten
vücudumu
izleyen gözlerin.
dokunduğunda bana
yakardı göz bebekleri.
yazgımdan geçen,
alevin
gölgesinde biriktirdim
yüreğimde kalan
her şeyi
hiçbir şeyi ki
birinde/
tekinde, söndürmüştüm
alevini yüreğimin...
(...)